Malum son dönemde konkordato haberlerini çok duyuyoruz. Özellikle borsada işlem gören şirketlerden de bu tarz haberlerin gelmesi, borsa yatırımcısı tarafında endişeleri daha da arttırdı. Bilindiği üzere borçların ertelenmesi anlamına gelen konkordato, mali durumu kötü olan şirketler için borçların yeniden yapılandırılmasını ifade etmektedir. Şirketler, genel olarak konkordato ile borçlarını yapılandırmayı, iflaslarını ertelemeyi/engellemeyi ve alacaklılarla anlaşmayı amaçlamaktadır. Böyle durumlarda şirketlerin özellikle kısa vadeli borçluluk durumu ve borç ödeme kabiliyetleri oldukça önem arz etmektedir. Bu kapsamda bir şirketin kısa vadeli borçlanması ne kadar düşük ve borç ödeme kabiliyeti ne kadar yüksekse konkordato riski o kadar düşük olacaktır.

Şirketlerin hem kısa vadeli hem de genel olarak borçluluk durumunu ölçmeye dair birçok gösterge ve rasyo bulunmakla birlikte, özellikle şirketlerin kısa vadeli borçlarını karşılayabilme gücünü ölçmek için dönen varlıklar ve kısa vadeli borçlar arasındaki ilişki öne çıkmaktadır. Bu noktada şirketlerin kısa vadeli borçlarını ödeme gücünü ölçmek ve net işletme sermayesinin yeterli olup olmadığını saptamak için kullanılan ve dönen varlıkların, kısa vadeli yabancı kaynaklara bölünmesi ile bulunan cari oran önemli göstergelerden biri olarak kullanılabilir. Cari oranın yüksek olması istense de, sektör ve şirket bazında farklılık göstermekle birlikte, genel olarak 1 ile 3 arasında olması makul kabul edilir.

Şirketlerin borçluluk yapısını analiz ederken önemli bir başka kıstas ise vade uyumu konusudur. Vade uyumu ilkesi, kısa vadeli yabancı kaynakların yalnızca dönen varlıkları finanse etmesi, duran varlıkların finansmanında ise özkaynaklar ve/veya uzun vadeli yabancı kaynak kullanımını ifade etmektedir. Kısa vadeli yabancı kaynakların varlıkların büyük kısmını finanse etmesi durumunda şirket risklilik artacaktır. Bu gibi durumların önüne geçebilmek için kısa vadeli yabancı kaynakların, toplam kaynaklara oranına bakmak faydalı olabilir. Öyle ki, bu oran şirketlerin varlıklarının yüzde kaçının kısa vadeli yabancı kaynaklarla finanse edildiğini göstermektedir. Oranın yüksek çıkması varlıkların finansmanında yabancı kaynak kullanılması durumunda ağırlığın kısa vadeli yabancı kaynaklarda ve riskin yüksek olduğunu göstermektedir.

Yine finansal kaldıraç olarak da adlandırılan ve varlıkların yüzde kaçının yabancı kaynaklarla finanse edildiğini gösteren yabancı kaynakların, toplam aktiflere oranı da şirketlerin borçluluk riskini ölçmede önemli bir başka gösterge olarak rol oynamaktadır. Yüksek borç/özkaynak oranı, şirketin borçla finanse edildiğini ve potansiyel olarak risk taşıdığını göstermektedir.

Sonuç olarak, kısa vadeli borç ödeme gücünü koruyamayan şirketlerin, uzun vadeli borç ödeme gücünü de koruyamama ihtimalinin yüksek olduğu unutulmamalı. Borç ödeme gücü zayıf ve kısa vadeli yükümlülüklerini yerine getiremeyen bir şirket, karlılığı çok yüksek dahi olsa çok büyük finansal problemlerle veya iflasla karşı karşıya kalabilir. Dolayısıyla şirketlerin finansal yükümlülüklerini yerine getirebilmesi büyük önem arz etmektedir. Bu kapsamda borsada yatırım yaparken, nakdi yüksek, borçluluğu düşük ve borç ödeme kabiliyeti yüksek şirketlerin tercih edilmesi avantaj sağlayabilir.