✓ Enflasyonu doğru ölçmek isteyecek bir yönetim hiç ama hiç çaresi yok artık ömrünü tamamlamış olan TÜFE'yi yenilemek zorunda.
✓ Hangi iktidar olursa olsun bu TÜFE'yi bir kenara koyup yeni bir endeks hesaplamasına geçmiyorsa açıklanan enflasyona güven kesinlikle sağlanamayacaktır.
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek, herhangi bir işin en baştan hatalı başlatıldığına ilişkin klasik bir örnektir. Hadi bu benzetmeyi biraz değiştirelim. Gömleğin ilk birkaç düğmesi doğru iliklendikten sonraki düğme, yalnızca bir düğme yanlış iliklenirse ne olur? Canlandırın gözünüzde, yakadan sonraki bir-iki düğme doğru, sonrası pot yapmış bir şekilde gider.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2003 yılından bu yana hesaplamakta olduğu tüketici fiyat endeksinde de aynı bu durum yaşanıyor işte...
Başlangıçta uzunca bir süre gayet düzgün ve neredeyse hiç tartışılmayan, hemen herkesin güven duyduğu bir hesaplama, sonrasında bir düğmenin yanlış iliklenmesiyle yılların güveninin bir anda yerle bir olmasına uzanan bir süreç...
TÜİK’in önce madde fiyatlarını, ardından madde ağırlıklarını gizlemeye başlaması bu süreci daha da hızlandırdı. Artık öyle bir algı oluştu ki TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranı her kaç olursa olsun “Demek ki gerçek artış daha fazla” diye yaklaşılıyor.
Tek çare endeksi yenilemek
TÜİK’in 2022’nin nisanından sonra gizlemeye başladığı madde fiyatlarını bazı kalemler için birebir, bazı kalemler için grup bazında hesaplayıp geçen yıl temmuzda bu köşede yazmıştım. Bu hesaplamayı daha sonra kapsamı daraltarak birkaç kez daha yaptım.
Geçen hafta bu yazımın da konu edildiği iki toplantıda yaptığım konuşmalarda da vurguladım; TÜFE artık ömrünü tamamladı. Ancak TÜFE şu kayıtla ömrünü tamamladı:
“Eğer bundan sonra doğru enflasyon açıklanmak isteniyorsa...”
Yoksa şimdiye kadar olduğu gibi madde fiyatları gizlenecek ve kamuoyu inanıyormuş inanmıyormuş bu umursanmayacaksa TÜFE daha yıllar boyu bu haliyle hesaplanabilir ve uygulamada kalabilir.
Bu haliyle niye mi devam edemez?
Madde fiyatlarının ve madde ağırlıklarının açıklanacağı, ilan edilecek orana vatandaşın inanacağı bir endeks oluşturulacaksa bunun yeni bir endeks olmasından başka çare yok. Gömleğin düğmeleri aşağıya doğru pot veriyor çünkü, artık düzeltilemez.
Sıfırdan bir endeks oluşturmanın niye zorunlu olduğuna ilişkin basit bir örnek vereceğim.
Herhangi bir mal ve hizmetin piyasadaki gerçek fiyatı 100 lira olsun. Ama bu mal ve hizmetin TÜFE’de 50 lira olarak dikkate alındığını varsayalım. O kaleme herhangi bir ay 5 lira zam gelsin. Fiyat, TÜFE’ye göre yüzde 10 artışla 50 liradan 55 liraya çıkar.
Diyelim fiyatın 5 lira arttığı ay ister TÜİK kendiliğinden karar vermiş olsun, ister yönetim değiştiği için olsun; gerçek fiyat üstünden hesaplama yapılmaya karar verilsin. Şu durumda fiyat 100 liradan 105 liraya çıkacak.
Peki 105 liralık fiyat, bir ay öncesiyle kıyaslanırken 50 liraya göre değişim hesaplanabilecek mi? Hayır, hesaplanamayacak. Çünkü bu yapılırsa yüzde 100’ü aşan bir artış oranı ortaya çıkar ki bu doğru değil. Üstelik böyle bir oran doğru olmadığı gibi zaten izah edilemez. Peki değişim oranı 100 liraya göre hesaplanabilir mi? O da yapılamaz; bu sefer de 50 ve 100 lira arasındaki fark nasıl izah edilecek?
Dolayısıyla bundan sonrası için TÜFE artışının madde fiyatları da gizlenmeksizin açıklanabilmesi için önce yapının tümüyle yenilenmesi kaçınılmaz.
Bu da sil baştan bir endeks hazırlanması demek.
Maaş artışlarını ve asgari ücreti örtülü biçimde aslında TÜİK belirliyor!
Türkiye’de memura ve emekliye ne kadar zam verileceğini, asgari ücretin ne kadar artırılacağını; yeniden değerleme oranı yoluyla vergilerin, harçların ve cezaların hangi düzeyde belirleneceğini hükümet kararlaştırıyor, değil mi; en azından görüntüde böyle.
Ama temel karar verici bir anlamda Türkiye İstatistik Kurumu.
Bu gerçek yalnızca kamu için geçerli değil, özel sektörde de durum aynı. Özel sektörde çalışanlara verilen zamları ve ürün fiyatlarında yapılan artışın oranını belirleyen de dolaylı olarak TÜİK. Dolayısıyla TÜİK tarafından hesaplanan tüketici fiyat endeksindeki artış çok ama çok önemli bir gösterge.
TÜİK’in hesapladığı oran doğruymuş, değilmiş; bunun pratikte hiç önemi yok. O oran doğru bulunmasa da, güvenilmese de kullanılıyor mu, ona bakmak gerek.
Şimdi “Kamu ve özel sektörde gerek maaş artışlarında, gerek diğer zamların belirlenmesinde temel karar verici TÜİK” diyorum ama bu ifade tabii ki bu artışlarda hükümetin hiçbir etkisi olmadığı anlamına gelmez. Çünkü TÜİK siyasetten bağımsız değil ki! Daha ötesi TÜİK siyasetin emrinde bir kurum.
Dolayısıyla dönüp dolaşıp aslında aynı yere geliyoruz... Artış oranlarını hükümet belirliyor belirlemeye de, bunu TÜİK’e yaptırıyor.
Bu yüzden de enflasyonu doğru ölçmek isteyecek bir yönetim hiç çaresi yok TÜFE’yi yenilemek zorunda.
Daha ötesi şunu söyleyeyim; hangi iktidar olursa olsun eğer bu TÜFE’yi bir kenara koyup yeni bir endeks hesaplamasına geçmiyorsa açıklanan enflasyon oranına güven sağlanamayacaktır.--- Yeni TÜFE’nin ya da adı ne olacaksa yeni endeksin nasıl oluşturulması gerektiğine de başka bir yazıda değinirim.
• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.