Merakla beklenen yılın ilk enflasyon raporu 7 Şubat Cuma günü açıklandı. Merakla beklenmesinin ana nedeni ocak ayında yüksek çıkan enflasyonun Merkez Bankası’nı tahmin değişikliğine yönlendirip yönlendirmeyeceğiydi. Daha ilk raporda yıl sonu enflasyon tahmininin değiştirilmeyeceğini düşünüyordum; yanıldım. 8 Ağustos 2024 tarihinde yayımlanan 2024’ün üçüncü enflasyon raporunda yüzde 14 olan, 8 Kasım 2024 tarihinde yayımlanan son enflasyon raporunda yüzde 21’e çıkarılan 2025 sonu enflasyon tahmini, 7 Şubat 2025’te yüzde 24’e yükseltildi. Raporların yayımlandıkları tarihleri özellikle uzun uzun verdim: Altı ayda üç ayrı yıl sonu tahmini ve 10 puanlık güncelleme.
Hedef hükümetle birlikte belirlenmediği için TCMB ‘ara hedef’ koyuyor
Burada iki temel sorun var. Birincisi, orta vadeli yüzde 5 hedefi dışında açıklanmış bir hedef yok. Yasaya göre enflasyon hedefi Merkez Bankası ve hükümet tarafından belirleniyor. Enflasyon hedeflemesi rejimlerinde kısa vadeli hedeflerin olması gerekiyor. Mesela üç yıllık bir dönem için her yılın sonu için bir enflasyon hedefi açıklanmalı. Hedef, özellikle ileriye yönelik imzalanan sözleşmelerde geçerli olacak faiz, kira, ücret ve fiyatların sağlıklı saptanabilmesi açısından önemli. Hükümet ile birlikte açıklanmış bir hedef olmayınca, Merkez Bankası, tahminlerimi ‘ara hedef’ olarak alın diyor. Peki, altı ayda üç kez değiştirilen hedef olur mu? Hedefi, deniz feneri olarak düşünürseniz, deniz fenerinin yeri sürekli değiştiriliyor. Olur mu? Olmaz elbette.
Peki, tahmin gerçekçilikten uzaklaşıyorsa değiştirilmeyecek mi? Dikkat 11 ay sonrasının tahmini değiştiriliyor, iki ay sonrasının değil. Merkez Bankası’nın şimdi alacağı kararların 11 ay sonunda etkisinin çoğunu göstermesi beklenir. Farklı bir ifadeyle, para politikasını sıkılaştırarak enflasyonu önceki tahmin düzeyine yakın bir düzeyde tutmak mümkün. Bunun yapılamayacağı düşünülüyorsa zaten para politikasının enflasyona pek bir etkisi olmadığı düşünülüyor anlamına gelir. Merkez Bankası yetkililerinin böyle bir düşüncede olmadıklarına eminim. Böyle bir düşünce taşısalardı saçma olurdu çünkü. Oysa Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) 23 Ocak 2025’te, yani enflasyon ara hedefinin üç puan artırıldığı 7 Şubat 2025 gününden iki hafta önce, “Aralık ayında enflasyonun ana eğilimi gerilerken, öncü veriler ocak ayında öngörülerle uyumlu bir artışa işaret etmektedir” gerekçesiyle politika faizini 2,5 puan düşürdü. İki hafta sonra enflasyon tahmini yukarıya çekilecekse, neden faiz düşürüldü? Yayımlanan raporda enflasyonu etkileyen dışsal değişkenlere ilişkin varsayımların ne yönde güncellendiği belirtiliyor. Hem ham petrol fiyatlarında hem de ithal fiyatları endeksinde yapılan güncelleme, kasımda yayımlanan rapordaki enflasyon tahminini düşürücü yönde. Buna karşılık, gıda fiyatları artışının iki puan daha yüksek olacağı varsayılıyor: İki olumlu, bir olumsuz. Peki, tahmin neden üç puan yükseltiliyor? Üç ana neden belirtiliyor: TÜİK’in tüketici mal sepetinde yaptığı değişikliklerin etkisinin 0,8 puan, gıda fiyatlarında yapılan güncellemenin etkisinin 0,5 puan, yönetilen ve yönlendirilen fiyatlarda Ocak ayında yapılan değişikliklerin etkisinin 1,7 puan oluğu belirtiliyor.
TÜİK’in mal sepetinde yaptığı değişikliklerin etkisi 23 Ocak 2025’te politika faizinin düşürüldüğü PPK toplantısında bilinmiyor muydu? Yönetilen/yönlendirilen fiyat artışları için aynı PPK toplantısından önce ve toplantının oylama öncesindeki oturumunda hazır bulunması gereken Hazine ve Maliye Bakanlığı temsilcilerinden bilgi alınmamış mıydı? Olumlu yönde güncellenen ham petrol ve ithalat fiyatlarının enflasyonu düşürücü etkisi yok mu?
Kıssadan hisse bu güncelleme iyi olmadı.
• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.