Tarih 23 Eylül 2021, bundan tam üç yıl öncesi... Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplanıyor... Politika faizi o yılın mart ayında yüzde 19’a çıkarılmış ve nisan-ağustos döneminde, beş aydır değiştirilmeden bu düzeyde uygulanıyor. Hem zaten Merkez Bankası faizin sabit tutulduğu bu beş ay boyunca PPK açıklamalarında “Politika faizi enflasyonun üzerinde oluşturulacaktır” demiş. Dolayısıyla yüzde 19’luk enflasyon varken, hatta 23 Eylül toplantısına girilirken eldeki son oran olan ağustos verisi yüzde 19.25 düzeyinde yıllık artışa işaret ediyorken tabii ki politika faizinde bir indirim beklenmiyor.

Ama o da ne! Para Politikası Kurulu’nun 23 Eylül 2021 tarihindeki toplantısından bir puanlık faiz indirimi kararı çıkıyor. Politika faizi yüzde 19’dan yüzde 18’e indiriliyor.

Faizin indirilmesi piyasaları adeta altüst ediyor. Döviz aynı gün yüzde 1.5 kadar yükseliyor. Etki o günkü döviz artışıyla sınırlı kalsa keşke. Türkiye göz göre göre büyük bir ekonomik krize sürükleniyor.

İşte indirim gerekçesi!

Eylül toplantısına gelininceye kadar faizin enflasyondan düşük olmayacağını dile getiren Merkez Bankası bu yaklaşımının tam tersine bir adım atma gereği niye duymuştur dersiniz. Aslında böyle bir soru ne kadar gerekli ki?

Bu kararın ekonomik değil siyasi olduğunu bilmeyen var mı? Merkez Bankası adeta çırpınıyor bu düşüşe ekonomik bir takım gerekçeler bulmak için ama siyasetten gelen tek kelimelik “Nas” açıklaması tüm gerekçelerin üstüne çıkıyor.

Şimdi tutup “Üç yıl önceki nas, şimdi yok mu oldu” diye sormayın! Tabii ki o zaman bu kararın gerçek gerekçesi nas değildi. Faiz indirimi ekonomik bir tercihti, siyasi sonuçlar doğurması umulan bir tercih. Ekonominin durmaması gerekiyordu, 2023 seçimleri gözetilerek atılan bu adım sonuç da verdi.

Ya Merkez’in durumu?

Merkez Bankası’nın o dönemki çabası ise takdir edilmeyecek gibi değildi! Bu faiz indirimine bir kılıf bulmak kolay mıydı?

“Hani faiz enflasyondan daha düşük olmayacaktı” diye soranların aldığı yanıt “Hık mık” oldu.

Ama sonuçta faiz indirilmişti, bu indirimi de sözüm ona Merkez Bankası yapmıştı, dolayısıyla bir gerekçe yazmak şarttı!

Faiz indiriminin şahane(!) bir açıklaması, bir gerekçesi vardı.

“Enflasyonda son dönemde gözlenen yükselişte; gıda ve ithalat fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar, yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki artışlar ve açılmaya bağlı talep gelişmeleri etkili olmaktadır. Bu etkilerin arızi unsurlardan kaynaklı olduğu değerlendirilmektedir.”

Ne kadar ilginç değil mi? Enflasyonda yükseliş olduğu kabul ediliyor, hem de bu yükselişte ithalat fiyatlarındaki artışların rol oynadığı görülüyor ama döviz artışına, dolayısıyla ithalat fiyatlarının daha da tırmanmasına yol açacak şekilde faiz indiriliyor. Düşünüyorsunuz değil mi; “Enflasyon artıyor diyen Merkez Bankası niye faiz indirdi” diye.

Ama dedim ya; faizi Merkez Bankası mı indirdi ki! Merkez Bankası indirilen faize gerekçe yazdı.

Devam edelim açıklamaya:

“Diğer taraftan, güçlü parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkileri devam etmektedir. Parasal duruşun sıkılığı ticari kredilerde öngörülenin ötesinde daraltıcı etki yapmaya başlamıştır.”

Demek ki neymiş, Merkez Bankası enflasyonun yükseleceğini bile bile, (ama bu yükselişin geçici olacağını sanıyorlarmış, iyimserlik ya da geleceği okuyamamak işte) parasal duruşun ticari krediler üstünde öngörüleni aşan daraltıcı etkisini göz önünde bulundurmuş.

23 Eylül 2021 tarihli PPK metninde Merkez Bankası’nın bir takım verileri daha değerlendirdiği belirtiliyor ve karar açıklanıyor:

“Bu çerçevede para politikası duruşunda güncellemeye ihtiyaç bulunduğu değerlendirmesi yapılmış ve politika faizinde indirim yapılmasına karar verilmiştir.”

Merkez Bankası’nın politika faizi üç yıl önce bugün yüzde 19’dan yüzde 18’e düşürüldü de orada duruldu mu, ne gezer. Bakın hem 23 Eylül açıklamasında “TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir” denildi, hem de politika faizi 23 Şubat 2023’te yüzde 8.5’e kadar indirildi.

KKM de o dönemin eseri!

Tarih 23 Eylül 2021, günlerden perşembe. Politika faizi yüzde 19’dan yüzde 18’e indirildi; dolar 8.8 lira.

Tarih 16 Aralık 2021, günlerden perşembe. Politika faizi yüzde 15’ten yüzde 14’e indirildi; dolar 17.5 lira. Dolar iki ayda neredeyse yüzde 100 artmış durumda.

Tarih 19 Aralık 2021, günlerden pazar. Cumhurbaşkanı Erdoğan faizin daha da aşağı çekileceğini söyledi.

Tarih 20 Aralık 2021, günlerden pazartesi. Dövize hücum daha da arttı. Dolar gün içinde yeni bir rekor kırarak 18 lirayı aştı.

Tarih 20 Aralık 2021, günlerden pazartesi. Akşam saatlerinde Merkez Bankası kamu bankaları eliyle piyasaya yoğun bir müdahaleye başladı ve eş zamanlı olarak kur korumalı mevduat açıklandı.

20 Aralık Pazartesi günü 18 liranın üstünde bir fiyata dolar alanlar, 21 Aralık Salı sabahına uyandıklarında ellerindeki doların 12 lira dolayına gerilediğini gördü.

Bir önceki cümleyi şöyle de kurmak mümkün.

20 Aralık Pazartesi günü ellerindeki doları 18 liradan satanlar, 21 Aralık Salı günü aynı doları 12 liralardan yerine koyma fırsatı yakaladı.

Dolar 18 lira düzeyini yeniden ancak 2022’nin ağustos ayında yakaladı.

KKM’nin kamuya yükü mü, 1.1 trilyon lira dolayında olduğunu artık hepimiz biliyoruz.

Faiz indiriminin Türkiye ekonomisini nereden nereye getirdiğine başka yönlerden de bakmakta yarar var. O da bir başka yazıya...

Aa Tablo 1 23092024

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: ekonomim.com