Siyaset Bilimci Doçent Doktor Birol Ertan, ABD’deki son gelişmeleri yorumladı: ABD’de Bölünme ve İç Savaş Tehlikesi Var.

Doçent Doktor Birol Ertan’ın değerlendirmelerini, BorsaGundem olarak yayınlıyoruz.

ABD’de Bölünme ve İç Savaş Tehlikesi

5 Kasım 2024 tarihinde yapılacak Başkanlık seçimlerine birkaç ay kala, ABD’de yaşananları açıklamaya çalışan çok sayıda analiz yapılıyor. Bu analizlerin birçoğunda ABD içi dinamiklerin hesaba katılmadığı, ABD dış politikasının ve küresel ekonomik gelişmelerin anlaşılamadığı görülüyor. Peki, ABD Başkanlık seçimleri öncesinde en şanslı Başkan adayı olan Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump’a yönelik suikast girişimini nasıl değerlendirebiliriz?

Aralık 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında Soğuk Savaş çağının sona ererek, dünyanın siyasal açıdan yeni bir döneme girmesiyle, başta ABD ve Çin gibi küresel aktörler olmak üzere NATO gibi küresel güvenlik organizasyonlarının yeni döneme ilişkin planları yeniden şekillendirilmiştir.

Bir yandan ABD ve Avrupa ülkelerinin yeni dönemde NATO’nun misyonunu sorgulamaya başlaması, diğer yandan NATO harcamalarının yükünün ABD’nin omuzlarına yüklenmesinin etkisiyle, NATO’ya eskisi gibi ihtiyaç duyulmasını gerektirecek, küresel yeni bir düşman yaratılması gerekmekteydi. Bu düşman, çok geçmeden yaratıldı ve 11 Eylül 2001 Salı gününün sabahında ABD’ye karşı düzenlediği dört farklı noktadaki terör saldırısı ile El-Kaide terör örgütü, sahaya indirildi

Yeni “küresel düşman” El-Kaide terör örgütünün ismi zaman içinde değiştirilen uzantıları başta İngiltere, Fransa ve Türkiye olmak üzere birçok ülke ve bölgede büyük terör saldırıları gerçektirirken, Irak ve sonrasında Suriye’de iç savaşlara uzanan gelişmeler organize edildi. Bu süreçte “radikal İslamcılar” ile mücadele için silahlı milisler kuruldu, yeni ordular oluşturuldu ve “Ilımlı İslam” modeline uygun yeni yapılanma gerçekleştirildi.

Soğuk Savaş sonrasına geçiş döneminde çok etkili kullanılan radikal İslamcı terör örgütlerinin görevlerini başarıyla yürütmelerine karşın, NATO’nun varlığının devam etmesi ve öneminin özellikle üye ülkeler için daha da arttırılması için yeni tehditlere ihtiyaç duyuldu. İşte bu süreçte bölgesel savaşlar devreye sokuldu. Suriye ve Yemen gibi ülkelerde iç savaşlar ile başlayan yeni süreç, Rusya ve Ukrayna savaşı ile yepyeni bir aşamaya yükseltildi. Diğer yandan, Asya Pasifik bölgesinde Kore yarımadası ülkeleri Kuzey-Güney Kore ile Çin Halk Cumhuriyeti -Tayvan üzerinden yeni gerginlikler üretilmeye başladı.

ABD’de Joe Biden Başkanlığındaki Demokrat iktidarın Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu ve Avrupa ülkeleri ile NATO konusundaki planları ile Donald Trump’ın Başkan adayı olduğu Cumhuriyetçilerin politikaları arasında çok ciddi farklılıklar ve kırmızı çizgi ayrımları ortaya çıktı.

ABD’de Demokrat Parti, ABD Dolarını basan küresel güçler, silah sanayisi ve finans sektörünün desteği ile ayakta kalırken; başta petrol sanayi olmak üzere üretim ve sanayi sektörünün desteğini alan, muhafazakar politikalar ile ABD’nin iç sorunlarının çözülmesine odaklanan Cumhuriyetçiler arasında ciddi görüş farklılıkları ortaya çıktı. Bu süreçte ABD’de Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında bölgesel savaşlar, NATO, Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti ve Avrupa ülkeleri, Orta Doğu sorunlarına yaklaşımları ve göçmen akını konularında büyük uçurumlar ortaya çıkarak köklü iki partinin ilişkileri son derece gerginleşti ve adeta bir savaşa dönüştü.

Geldiğimiz noktada, ABD’de küresel aktörler ve yerli sanayiciler arasında büyük bir rekabet yaşanıyor ve iktidar savaşı da kızıştı. ABD Başkan adayı Cumhuriyetçi Donald Trump’a yönelik suikast girişimi de ABD’de çıkarları çatışan iki grup ve bunların desteklediği partiler arasındaki gergin ilişkiler ve çıkar savaşları ile açıklanabilir.

Sonuç olarak, Başkan adayına suikast girişimine kadar giden olayların ABD’de bölünme ve iç savaş tehlikesi yarattığı görülmektedir.

Doç. Dr. Birol Ertan

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.