Bazı kesimler verileri fazla irdeliyor olmamı sanki her şeye bir kulp arıyormuşum gibi yorumluyor, biliyorum. Hayır, yaptığım yalnızca o verilerin niye o şekilde oluştuğunu anlamaya, görünmeyeni görünür kılmaya çalışmak. Yoksa veriyi olduğu gibi, göründüğü gibi aktarırsam düz bir haber yazmış olurum; oysa ben kendi yorumumu da katmaya çalışıyorum. Önce bunu söyleyeyim de, ödemeler dengesindeki gelişmeye burun kıvırdığım düşünülmesin.
Merkez Bankası dün ödemeler dengesinin temmuz ayı sonuçlarını açıkladı. Gerek temmuz, gerekse dönemsel olarak gayet olumlu bir tablo oluştuğu dikkati çekiyor.
Önce sayıları aktaralım...
■ Geçen yıl temmuzda 5.3 milyar dolar açık verilmişti. Bu yıl ise 566 milyon dolar fazla elde edildi.
■ Yedi aylık açık 42 milyar dolardan 16 milyar dolara geriledi.
■ Yıllıklandırılmış açık da 56 milyar dolardan 19 milyar dolara indi. Yıllık açık iki yıl aradan sonra 20 milyar dolar sınırının altına inmiş oldu.
Görüldüğü gibi veriler gayet güzel...
Şeytan ayrıntıda gizli!
Gelin biraz detaya inelim; bu güzel veriler ne gibi etkenler sayesinde oluşmuş ona bakalım:
■ Temmuz ayında geçen yıl açık verilmişken bu yıl fazlaya geçilmesiyle 5.9 milyar dolarlık iyileşme oldu. Bunu sağlayan dış ticaret açığındaki iyileşme. İthalat temmuzda geçen yıldan 3.1 milyar daha düşük gerçekleşti, ihracat ise 2.6 milyar arttı; böylece ticaret açığı 5.7 milyar iyileşti. Cari dengedeki iyileşme ne kadardı, 5.9 milyar; yani bu tutarın 5.7 milyarı dış ticaret kaynaklı.
■ İlk yedi ay; cari açıktaki iyileşme (42’den 16’ya) 26 milyar dolar. Peki bu dönemde dış ticaretteki iyileşme ne kadar, o da tam 26 milyar dolar. İthalat 21.3 düşmüş, ihracat 4.7 artmış.
■ Yıllıklandırılmış cari açıktaki iyileşme de (56’dan 19’a) 37 milyar. Yıllık bazda dış ticaret açığı ne kadar iyileşmiş, tam 40 milyar. İhracat 5.8 artmış, ithalat 34.5 düşmüş.
Dış ticaret ve ithalat kaynaklı
Sayılar çok açık bir şekilde ithalatın düştüğünü, bu düşüşün etkisiyle dış ticaret açığının gerilediğini, bunun da cari açığın kayda değer ölçüde küçülmesini sağladığını ortaya koyuyor.
Bu tablo bir soru daha sorulmasını gerektiriyor:
“Peki ithalat niye geriliyor?”
Bu soruya yanıt bulmak için Merkez Bankası’nın ödemeler dengesi istatistiklerini şimdilik bir kenara koyup TÜİK’in dış ticaret istatistiklerine bakmak gerekiyor.
İthalat yedi aylık dönemler itibarıyla TÜİK verilerine göre 18 milyar dolar (ödemeler dengesindeki tanım farklıdır) geriledi. Oysa bu dönemde ara mal ya da ham madde ithalatındaki gerileme tam 22 milyar doları buldu. Tüketim malları ithalatında 4 milyar dolarlık artış var, diğer ithalat kalemlerinde neredeyse hiç değişiklik olmadı.
Türkiye ara mal ya da ham madde ithalatını niye yavaşlatmış olabilir? Ya da bu bile isteye, amaçlanarak mı yapılmıştır, yoksa ekonomideki gidişat bu sonucu mu doğurmaktadır?
Sakın ham madde ithalatındaki bu azalmanın ilk çeyrekte yüzde 5.3 olan, ikinci çeyrekte yüzde 2.5’e inen, üçüncü çeyrekte sıfır dolayında oluşacağı beklenen, son çeyrekte negatife doğru gideceğinden kaygı duyulan büyüme oranıyla bir ilintisi olmasın!
Sakın bu azalmanın büyümeyi de bu hale getiren sanayi üretiminin hazirandan sonra temmuzda da gerilemesiyle bir ilintisi olmasın!
Cari açık azalıyor diye sevinelim sevinmeye de, açıktaki bu azalma döviz gelirimiz arttığı için ortaya çıkıyor değil ki. Daha az üreten bir sanayi var, sıkıntısı büyüyen bir sanayi var, bundan dolayı artma eğilimine girmesi muhtemel bir işsizlik var; özetle giderek yavaşlayacak bir ekonomi var.
Bunun sonu refah kaybı olacak.
Şimdi bir kez daha düşünelim mi?
Cari açığın bu şekilde küçülmesi iyi mi, buna sevinmeli mi, yoksa “Tam alışacaktı öldü” benzetmesine doğru yol alan piyasa için kaygılanmalı mı?
- Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.