Borsa

S&P 500 bilanço sezonu başlıyor

Bank of America analistleri, kazanç büyümesi beklentilerinin nispeten düşük olmasına rağmen, hisse seçiciler için hâlâ önemli fırsatlar olabileceğini öne sürüyor

S&P 500’ün üçüncü çeyrek bilanço sezonu başlarken, yatırımcılar şirketlerin karmaşık ekonomik ve jeopolitik ortamda nasıl performans gösterdiğine dair bir pencere açacak olan kurumsal sonuçlar dalgasına hazırlanıyor.

Bank of America analistleri Ohsung Kwon ve Savita Subramanian, kazanç büyümesi beklentilerinin nispeten düşük olmasına rağmen, hisse seçiciler için hâlâ önemli fırsatlar olabileceğini öne sürüyor.

Hisse Seçicilerin Cenneti: Volatilite Kapıda

Bank of America’nın son bilanço önizlemesinden çıkan en dikkat çekici sonuçlardan biri, tek hisse senedi düzeyinde önemli bir volatilite potansiyeli.

Opsiyon piyasası, 2021’den bu yana şirketler için en büyük ortalama bilanço sonrası örtülü hareketleri fiyatlandırıyor. Bu da bazı şirketlerin bilanço açıklamalarının ardından büyük fiyat dalgalanmaları görebileceğini gösteriyor.

Öte yandan analistler, “S&P 500’ün endeks düzeyindeki örtülü oynaklığı nispeten düşük kalıyor, bu da bu bilanço sezonunda asıl hareketin endeks düzeyinde değil, tek hisse senedi düzeyinde olacağını gösteriyor. Burası hisse seçiciler için bir cennet olabilir.” diyor.

Kazanç Büyümesinin Yavaşlaması Bekleniyor

Analistler arasındaki konsensüs, S&P 500 kazançlarının üçüncü çeyrekte yıllık bazda 4% büyüyeceği yönünde. Bu, ikinci çeyrekte bildirilen 11%’lik yıllık büyümeye kıyasla keskin bir yavaşlamaya işaret ediyor ve 2022’nin ilk çeyreğinden bu yana en büyük yavaşlama olacak.

Bank of America analistleri, bu çeyrekte şirketler için “çıtanın yüksek olmadığını” vurguluyor.

Kazanç tahminlerine daha düşük beklentilerin dahil edilmesiyle, yüksek faiz oranları, enerji maliyetleri ve küresel tedarik zinciri aksaklıkları gibi zorlukları başarıyla aşan şirketlerin hisseleri, özellikle faiz oranlarına duyarlı sektörlerde ödüllendirilebilir.

Odak Muhteşem Yedili’den S&P 493’e Kayıyor

Şimdiye kadar, çoğunlukla ağustos çeyrek sonları olan 21 şirket üçüncü çeyrek sonuçlarını açıkladı: 76%’sı kâr beklentilerini, 67%’si gelir tahminlerini ve 62%’si her ikisini de aştı. Bu oranlar tarihsel ortalamaların biraz üzerinde.

Ancak, medyan kâr aşımı sadece 3,5% oldu. Bu oran, 5,4%’lük tarihsel ortalamanın altında. Bu da şirketlerin beklentileri aşmasına rağmen, bu aşımların büyüklüğünün daha küçük olduğunu gösteriyor.

Bank of America, S&P 500’ün büyük teknoloji şirketlerinin (genellikle Muhteşem Yedili olarak anılır) kazanç büyümesinin art arda ikinci çeyrekte yavaşladığını öngörüyor.

Bu şirketlerin kazançlarının üçüncü çeyrekte 37% büyümesi bekleniyor. Bu oran, yılın başlarında görülen daha güçlü tempodan düşük.

Bu seçkin hisse grubu arasında Tesla (TSLA) 16 Ekim’de bilançosunu açıklayan ilk isim olacak. Ardından 22 Ekim’de Alphabet (GOOGL) ve Microsoft (MSFT), 23 Ekim’de Meta Platforms (META), 24 Ekim’de Apple (AAPL) ve Amazon (AMZN) gelecek. Yapay zekâ gözbebeği Nvidia (NVDA) ise 19 Kasım’da çeyrek sonuçlarını açıklayacak.

Bu arada, S&P 500’deki diğer 493 şirket yakın zamanda bir kazanç durgunluğundan çıktı ve ikinci çeyrekte 8%’lik yıllık büyüme kaydetti. Her iki grubun da üçüncü çeyrekte daha fazla yavaşlama görmesi bekleniyor.

İleriye bakıldığında, Bank of America dördüncü çeyrekte kazanç büyümesinin artacağını, özellikle Muhteşem Yedili grubunda olmayan 493 şirket için çift haneli kazanç büyümesi bekliyor. Analistler, son yıllarda Fed’in agresif faiz artırımlarından zarar gören imalat ve konut gibi faiz oranlarına duyarlı sektörlerin bu büyümeyi yönlendireceğini düşünüyor.

Siyasi Belirsizlik: Seçim Etkisi

Siyasi belirsizliğin de yaklaşan bilanço sezonunda kritik bir rol oynaması bekleniyor. Bank of America’ya göre, 110 şirket ikinci çeyrek bilanço görüşmelerinde “seçim” kelimesini zaten kullanmıştı. Bu, dört yıl öncesine göre 62%’lik bir artışa işaret ediyor.

Yaklaşan Kasım ayındaki ABD başkanlık seçimi, sermaye yatırımlarında “bekle ve gör” yaklaşımına katkıda bulunabilir.

Bununla birlikte, tarih, yatırım faaliyetinin seçim sonrası hızlanma eğiliminde olduğunu, özellikle de Fed’in faiz indirme döngüsüne girmiş olması durumunda, gösteriyor.