Tezmen, kariyerine başladığı günden bu yana sıcak paranın Türkiye'nin gündeminde olduğunu belirterek, bu tür kaynakların kısa vadeli ve riskten kaçınan sermaye yapısına sahip olduğunu söyledi. “Sıcak para, genellikle konsantre ve kurumsal kaynaklardan geliyor. Kuru dengelemek için mecburen başvurulabiliyor ama bu çözüm, yeni riskler doğurabiliyor,” dedi.

Özellikle jeopolitik gelişmelerin ekonomi üzerindeki etkisine değinen Tezmen, geçmişte yaşanan krizleri hatırlatarak, dış politikadan kaynaklanan risklerin ekonomik dengeleri sarsabildiğine dikkat çekti.

Türkiye’nin düşük borçluluk oranına rağmen kredi notunun düşük tutulduğunu vurgulayan Tezmen, “Belçika gibi ülkelerde borç oranı bizden çok daha yüksekken, kredi notları ve borçlanma maliyetleri oldukça düşük. Bu durum, bize ve benzer ülkelere farklı muamele yapıldığını gösteriyor,” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin küresel ölçekte yüksek getiri sunabilen nadir ülkelerden biri haline geldiğini söyleyen Tezmen, bu nedenle sıcak para girişinin süreceğini ancak asıl hedefin kalıcı yatırımlar olması gerektiğini vurguladı.

“Cari açığımızı azaltmak, yapısal reformlara odaklanmak zorundayız,” diyen Tezmen, çözümün kısa vadeli önlemler değil, kalıcı ekonomik dönüşümde yattığını belirtti. “Zor ama sabredilirse, sabrın sonu selamet olur. Kalıcı yatırımlarla cari fazla veren bir Türkiye mümkün,” ifadelerini kullandı.

Tezmen, sözlerini milli sermayenin desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak tamamladı.