Kuşkusuz henüz bir eğilimden, bir dönüşten söz etmek için erken. Ama işaretleri alınmıştı ve ilk gerçekleşmeler gösteriyor ki sanayi üretiminde bir toparlanma var.
TÜİK’in geçen hafta açıkladığı kasım ayına ilişkin sanayi üretimi verileri bu toparlanmayı somut olarak ortaya koydu.
Mevsim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi geçen yılın haziran-ekim döneminde, beş aydır kesintisiz olarak 2023’ün altında kalmıştı. Hatta mayısta neredeyse aynı düzeyde oluşan üretim hariç tutulursa nisanda da 2023’ün altında bir üretim yapılabilmişti, dolayısıyla sanayi üretimi yedi aydır 2023’ün altındaydı.
İşte bu olumsuz gidiş kasımda durdu ve tersine döndü.
Kasım ayındaki üretim, mevsim etkisinden arındırılmış hesaplamaya göre 2023’ün aynı ayındaki düzeyin 1,5 üstünde.
Mevsim etkisinden arındırılmamış üretim ise 2023’e göre yüzde 0,8 artış gösterdi.
Ama girişte de belirttiğim gibi bunun süreklilik gösterip göstermeyeceğini görmek için birkaç ay daha geçmesi gerekiyor.
Çünkü kasım sonrası için birbirini pek desteklemeyen veriler geliyor.
İstanbul Sanayi Odası’nın aralık ayına ilişkin PMI verisi görece olumlu bir gidişe işaret ederken Merkez Bankası’nın reel kesim güven endeksinde aralık ayında kasıma göre bir gerileme görülüyor.
Kasım ayında 48,3 olan manşet PMI, aralıkta 49,1’e yükselmiş ve İSO’dan yapılan açıklamada üç vurgu dikkati çekmişti:
• Üretimdeki yavaşlama son dokuz ayın en hafif düzeyinde kaydedildi.
• Yeni siparişler ve satın alma faaliyetlerinde düşüşler hız kesti.
• Nihai ürün fiyatları enflasyonu, beş yılı aşkın dönemin en düşük seviyesine geriledi.
Merkez Bankası’nın mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi ise kasım ayındaki 103,4’ten aralıkta 102,7’ye geriledi. Mevsim etkisinden arındırılmamış endeks de 100,4’ten 99,1’e indi.
PMI görece olumlu, reel kesim güven endeksi olumsuz!
Sanayi üretimi açısından bir olumlu veri de ara mal ithalatının kasımda artmış olması. Ara mal ithalatı kasımda 2023 kasımına göre yüzde 3,9 oranında arttı. Daha önce de belirttiğim gibi bu çok kayda değer bir artışa işaret etmiyorsa da önceki ayların negatif oranlarının yanında önemli sayılır.
Sonuçta ortada bir dizi gösterge var ve bu göstergeler sanayi üretiminde bir toparlanma olacağına işaret ediyorsa da ve bunun ilk işareti kasım ayında alınmışsa da bu durum bir eğilime dönüşecek mi, üretim sonraki aylarda da artışını sürdürecek mi, biraz beklemek gerekecek.
Maliyetler aşağı, talep de...
Sanayi üretiminin aralık ayında da 2023’e göre çok büyük bir fark göstermediği varsayılabilir. Hem zaten önemli olan artık 2025’te ne yaşanacağı...
Bu yıl sanayi üretimini hem yukarı itecek belirgin bir etken var ya da olacağı varsayılıyor, hem de talep yönüyle üretimi sekteye uğratacak bir etken söz konusu.
Üretimi canlandırıp yukarı itmesi muhtemel etken hiç kuşku yok ki maliyetler üstündeki faiz yükünün hafifleyecek olması. İlk adım Merkez Bankası’nın politika faizinin yüzde 50’den yüzde 47,50’ye düşürülmesiyle aralık ayında atıldı. Eğer yıl içinde olumlu ya da olumsuz yönde olağandışı gelişmeler yaşanmazsa politika faizinin yıl sonunda yüzde 30-35 arasına indirilmesi beklenir.
Faizin şimdiki düzeyine göre 15 puan kadar inmesi hiç kuşku yok ki sanayicinin üretim maliyetlerini aşağı çekecek bir etki doğuracaktır.
Ama önümüzde iç pazarın giderek daralacağı bir yıl uzanıyor. Asgari ücretin yalnızca yüzde 30 artırılması sanayici için bir yandan maliyetlerin az artması demekse ve olumluysa da, diğer yandan talebin de az artacağı anlamına gelir.
Hadi asgari ücretteki az artışın avantaj ve dezavantajı birbirini eşitlemiş olsun. Ya memur ve memur emeklileri ile işçi emeklilerinin ücretlerindeki enflasyon farkından kaynaklanan artışın azlığı ne olacak? Kaldı ki bu artışların oranı yalnızca kamu çalışanlarını ve emeklileri etkilemiyor. Bu oranlar özel sektör için de bir ölçü oluyor ve genel olarak tüm ücretler bu düzeylere yakın oranlarda artırılıyor. Geliri az artan geniş kitleler az harcayacağına göre talep bu yıl sınırlı bir büyüme gösterecek demektir.
Ya dış pazarlar?
İç piyasa böyle seyrederken ihracatçı için dış pazarlardan olumlu haberler gelmesi beklenebilir mi?
Bu soruya öyle gönül rahatlığıyla “Elbette” demek mümkün değil! Bırakın gönül rahatlığıyla demeyi, yarım ağız “Elbette” demek bile mümkün değil!
Çin’in durumu ortada, bizim için çok daha önemli olan AB bölgesinden çok umutlu olunamıyor, ABD deseniz her türlü sürprize açık...
Böyle bir ortamda sanayi üretimini besleyecek ve artışa ivme kazandıracak etkenler epeyce sınırlı kalacak gibi görünüyor.
Özetin özeti; maliyetler aşağı ama talep de belki aşağı, en iyi olasılıkla yatay gibi...
• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.