Perşembe günü yılın ilk Para Politikası Kurulu toplantısı var.  Merkez Bankası yetkilileri son sunumlarında enflasyon açısından olumlu bir eğilime işaret ediyorlar. Çeşitli alt endeks grupları ile ölçülen enflasyonda ve bekleyişlerde iyileşme olduğunu belirtiyorlar. Çok büyük ihtimalle politika faizi 250 baz puan indirilerek yüzde 45’e çekilecek. Böyle bir indirimin erken olacağını düşünüyorum. Nedenini açıklayacağım ama önce şu soruyu sorayım: Politika faizi yüzde 45’e inerse işler kötüleşir mi? Hayır, böyle bir olasılık yok. Çoğu yorumcu zaten bu adımı bekliyor ve bunun gerekli olduğunu düşünenlerin sayısı az da değil. Dolayısıyla ne bir sürpriz olacak ne de ‘ne oluyoruz’ havası oluşacak. Peki, o zaman faiz indiriminin ne sakıncası var?

Geçen yılın ikinci yarısına dönelim. Aralık ayına kadar yaşanan enflasyon gelişmeleri Merkez Bankası’nın ara hedef olarak alınabileceğini söylediği yıl sonu enflasyon tahminleri ile uyumlu değildi. Zaten bu nedenle Merkez Bankası 2024 ve 2025 sonu enflasyon tahminlerini güncelledi. Ağustosta yayımlanan üçüncü Enflasyon Raporu’nda 2024 sonu için yüzde 38, 2025 sonu için ise yüzde 14 olan tahminler 8 Kasım’da yayımlanan yılın dördüncü ve son Enflasyon Raporu’nda sırasıyla yüzde 44 ve yüzde 21’e yükseltildi. Dikkatinizi çekerim: Tahminin (ve dolayısıyla ara hedefin) yükseltildiği rapor yayımlandığında ekim enflasyonu biliniyordu. Dolayısıyla, yılın ilk 10 ayındaki enflasyon gelişmelerinden memnun değildi Merkez Bankası. Özellikle de temmuz-ekim dönemindeki aylık enflasyon değerleri, Merkez Bankası’nın tahminleri ile uyumlu olan üst değerlerden yüksekti.  

Dördüncü Enflasyon Raporu’nun yayımlanmasından sonra iki aylık enflasyon değeri daha açıklandı. Kasım enflasyonu biraz eğip bükülerek 'pek de fena değilmiş’ şeklinde yorumlandı. Bu nedenle, aralık Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında 250 baz puan indirime gidildi. Oysa enflasyon tahmini daha bir ay önce yükseltilmişti ve kasım gerçekleşmesi de politika faizini düşürmek açısından ikna edici değildi. Aralık enflasyon değeri ise nihayet istenilen düzeyde geldi. Aralık toplantısına kadar enflasyon gerçekleşmeleri olumlu değilken ve buna rağmen politika faizi düşürülmüşken, şimdi tek aylık olumlu bir değere bakıp bir daha faiz indirilmesi söz konusu.

Açıklanan değerler geçmişin enflasyon eğilimlerini yansıtıyorlar. Asıl önemli olan ileride ne olacağı. Merkez Bankası faiz kararını alırken temel olarak ileriye yönelik tahminlerini dikkate alıyor. Bu çerçevede, son aylardaki enflasyon değerleri istediği gibi olmasa da alternatif senaryolar altında ve faizlerin aşağıya doğru indiği bir durumda yıl sonu tahminine ulaşmak için belirgin bir risk görmüyorsa, faizi yüzde 45’e düşürmesinde bir sakınca olmadığı söylenebilir. Ama bu ‘normal koşullar’ altında doğru olur. Oysa yakın geçmişteki faiz politikası dikkate alındığında Türkiye’de normal koşulların henüz oluşmadığı söylenebilir. Eylül 2021 ve sonrasında yaşananlar ile faiz kararına ilişkin yetkililerin yaptıkları açıklamalar ortada.

Bu çerçevede, bir sonraki PPK toplantısının mart ayında yapılacağı ve o tarihte ocak ve şubat enflasyonlarının da bilgi kümesinde yer alacağı dikkate alınırsa, şimdi faizleri sabit tutarak o toplantıda daha keskin faiz indirimleri gerçekleştirilmesi bana daha doğru geliyor. Bekleyişleri olumluya çevirmek ve enflasyonda gerçekten işler yolunda gidiyor havasını yaratmak açısından yararlı olur. Elbette bu iki ayın enflasyonunun tahminler ile uyumlu çıkması halinde geçerli söylediklerim. Ya tersi olursa ve enflasyon değerleri istenildiği ölçüde düşük çıkmazsa? O zaman yapacak bir şey yok. Enflasyonda işler yolunda değilse para politikasının yapabileceği tek iş var: Sıkı durmak. Mart toplantısı geldiğinde işler yolunda olsa da olmasa da enflasyonla mücadelenin sadece para politikası ile mümkün olmayacağını ve güçlü bir program gerektiğini her daim anlatmak gerekiyor. 

•    Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: ekonomim.com