Gündem

Piyasa aktörleri seçim yılı 2024’ü nasıl görüyor?

2024 yılında başta ABD olmak üzere dünya siyaset sahnesinde birçok seçim gerçekleşecek. Seçimlerin küresel piyasaların gidişatı açısından kritik sonuçlar yaratması bekleniyor. Peki piyasa aktörleri seçim yılı 2024’ü nasıl görüyor? BloombergHT’den Vedat Özdan’ın değerlendirme yazısı şöyle;

2023’te son 40 yılın en yüksek enflasyonuna ve parasal sıkılaşmasına şahit olduk.

2023’e göre kısmen gevşese de 2024, finansal koşulların sıkı kalmaya devam ettiği, küresel büyümenin yavaşladığı, ulusal siyasetin ve küresel jeopolitiğin daha da gerilediği bir yıl olacak.

The Center for American Progress’e göre 2024’te 50 ülkede 2 milyardan fazla seçmen sandık başına gidecek. Bu ülkelerin toplam nüfusu yaklaşık 4,2 milyar. Dünya nüfusunun yarısından fazlasını oluşturan bu ülkeler küresel ekonominin de yüzde 50’sinden fazlasını üretiyorlar.

Küresel düzeyde siyasi sistemlerle ilgili artan bir memnuniyetsizlik var. Ekonomik ve siyasi sorunları çözmekte zorlanan devlet kurumlarına itimat azaldı. II. Dünya Savaşı sonrasının uluslararası kurumları itibar kaybediyor. Varlıkları sorgulanır oldu. Batı’da göçmenler, artık insani bir vaka olarak değil varoluşsal bir tehdit olarak görülüyor. Aşırı sağ ve aşırı sol merkezden daha fazla ilgi çekmeye başladı. Siyasi kutuplaşma artıyor. Popülizm güç kazanıyor. İnsanların tahammülü azaldı. Bu, demokrasiler için en büyük tehdit. Barışı korumak giderek zorlaşıyor. İstikrarlı ve uzun ömürlü hükümetler kurmanın zorlaşacağı bir döneme giriyoruz. Yaşanan ortam hem seçim sandıklarını etkileyecek, hem de sandık sonuçları bu ortama etki yapacak.

Siber ve dijital tehditler göz ardı edilecek gibi değil. Sosyal medya platformları birincil bilgi kaynağı haline geldi. Seçmen dezenformasyonla manipülasyona her zamankinden daha fazla açık durumda. Yapay zekâ içerikleri çok etkili olabiliyor. Demokrasi ve piyasa ekonomisi açısından güvenilir bilgi elzem. Bilinçli seçmen ve bilinçli tüketici için doğru ve tam bilgi olmazsa olmaz. ‘Deepfake’ ses ve görüntüler güvenilir tam ve doğru bilgiye düşman. Demokrasiler gücünü seçimlerin meşruiyetinden alır. Hakkaniyet olmazsa huzur olmaz, istikrar olmaz, güven ortamı oluşmaz.

BRICS (Çin) ve Batı (ABD) rekabeti, Rusya-Ukrayna Savaşı, İsrail’in Gazze mezalimi, küresel ısınma (2023 ortalamada tarihte görülmemiş kadar sıcak geçiyor, El-Nino nedeniyle rekor 2024 ortasında yeniden kırılabilir), Çin’de çok yıllı düşük büyümeye geçiş, uluslararası ekonomik ilişkilerde büyüyen ‘düşmanca’ eğilimler, hukuk tanımazlık, küreselleşmenin ve tedarik zincirinin yeniden dizaynı, gelişen ülkeler bakımından coğrafi olarak kazananlar ve kaybedenler, artan jeopolitik parçalanma, değişen küresel makroekonomik rejim, belirsizlik, çoğu zaman ona eşlik eden yüksek oynaklık, artan risk primleri”…

Dünya Ekonomik Forumu‘nun son “Başekonomistler Görünümü” raporuna göre 2024’ü tek kelimeyle özetlemek gerekirse bu kelime “oynaklık” olur. Yine rapora göre bu oynaklığın en büyük kaynaklarından biri jeopolitik olacak.

Sorumuz şu: Tüm bu çalkantılı süreci, münhasıran aşırı güvercin Fed fiyatlaması perspektifinden okuyabilir miyiz?

Hangi seçim neden kritik?
Dünya siyaset sahnesinde 2024 yılında öne çıkacak seçimlerin hangi bakımdan kritik olduğunu olabildiğince özetle şöyle sıralayabiliriz:

Tayvan seçimleri (13 Ocak): Güney Çin Denizi, boğazlar, ABD-Çin gerilimi, çip tedariki…

Rusya seçimleri (15-17 Mart): Ukrayna Savaşı, gıda, enerji, silahlanma ve nükleer tehdit…

Avrupa Parlamentosu seçimleri (6-9 Haziran): AB Bütçesi, yeşil dönüşüm, karar alma süreçlerinde yaşanan zorluklar, dış politikada ayrışma, AB genişlemesi, göçmen politikası, siyasi kutuplaşma, Ukrayna ve Gazze’ye yardım… Avrupa kamuoyu nasıl evrilecek? Yeni, kapsayıcı ve vizyoner bir liderlik çıkacak mı?

İngiltere seçimleri (En geç 17 Aralık): Atlantik Paktı, AB ile ilişkiler, Ukrayna’ya destek…

Hindistan seçimleri (Nisan-Mayıs): Çin’i ikame edecek yeni bir üretim ve talep kaynağı doğuyor mu? Gıda ihracatı, gıda fiyatları…

ABD Seçimleri (5 Kasım): Biden ve Trump dışında bir aday olabilir mi? Biden gider Trump gelirse ne olur? Küreselleşme, tedarik zinciri, uluslararası kurumlar, Çin, BRICS, Rusya ile ilişkiler, Ukrayna Savaşı, OPEC, NATO, AB, Birleşik Krallıkla ilişkiler, Orta Doğu, İsrail…

Bunlar dışında Belçika, Bangladeş, Pakistan, Endenozaya, Güney Afrika, Meksika ve daha birçok seçim var, kritik sonuçlar doğurabilecek.

Borsalar için seçim belirsizlik demek. Bilinmeze doğru gidişatta oynaklık artar. Seçimler bitince meşruiyet sorgulanmadan sonuçlar kabul edilir ve benimsenirse belirsizlik azalır. Takip eden bir yılda genelde borsalar genelde yükselişe geçer.

Yatırım bankaları 2024’ü nasıl görüyor?
Tüm bu seçimlerin yukarıdaki kritik gelişmelere zemin hazırlaması beklenirken piyasa aktörlerinin senaryoları neler?

Goldman Sachs Macro

Küresel ekonomi 2023 yılında iyimser beklentilerimizin de üzerinde performans gösterdi. Küresel ekonomik büyüme bir yıl önceki konsensüs tahminlerimizin 1 puan üzerinde büyüyecek. Majör merkez bankaları faiz artışlarını muhtemelen tamamladı. 2024’te enflasyonda daha fazla düşüş bekliyoruz. Durgunluk riski sınırlı. Büyüme yavaşlarsa merkez bankalarının sigorta faiz indirimi yapma marjları ve isteklilikleri yüksek. 2024 ikinci yarıdan önce faiz indirimi muhtemelen gerçekleşmez. Japonya Merkez Bankası (BoJ) ilkbaharda getiri eğrisi kontrolünü bırakır. Çin’in yavaşlaması devam eder. ABD doları güçlü kalabilir.

Goldman Sachs Asset Management

Teknolojik yenilikler ve yapay zekâ yine önemli olacak. 2020’de 18 trilyon dolarlık negatif getirili tahvil stoku vardı. Şimdi neredeyse sıfır. İyi şirketlerin tahvil getirisi yüzde 4-6 arasında ve 1999-2019 arası ortalamasına göre iki kat daha fazla. Fitch ve S&P’den yatırım yapılabilir ve üstü not almış özel sektör şirketlerinin tahvil getirisi ortalaması yaklaşık yüzde 8. Onlarca yıldır hisse senedi dışında alternatif yok (TINA) algısı, yerini makul alternatifler var (TARA) yaklaşımına bırakıyor. Yatırım yapılabilir ülke notuna sahip devlet tahvilleri ve yatırım yapılabilir nota sahip özel sektör tahvilleri hem ABD hem de Avrupa’da hisse senetlerine alternatif haline geldi.

BlackRock

Yukarıda alıntıladığım gibi küreselleşmenin yeniden dizaynı, artan jeopolitik parçalanma, tedarik zincirinin yeniden dizaynı dikkatle izlenecek. Yapay zekâda konseptten ticarileşmeye geçilecek. Kurumsal yapay zekâ uygulamaları hızlanacak. Hızlandırılmış bilgi işlem ve yeni teknolojiler sahneye çıkacak. Özellikle tıbbi yeniliklere dikkat. Yapay zekâ destekli sağlık hizmetleri 2022’de 9 milyar dolardı. 2031’de bu piyasa 188 milyar dolara çıkacak.

UBS

2024’e bakınca 3 soru işareti görüyoruz:

Yavaşlayan büyüme ortamında yatırımcılar portföylerini nasıl ayarlamalı?
2023’te gayet iyi performans gösteren teknoloji sektöründe görünüm nasıl? Yatırımcı nasıl konumlanmalı?
Tahvil piyasasındaki hareketler hisse senetleri için ne anlama gelecek?
İyi konumlanmış, bilançosu ve nakit akışı güçlü döngüsel şirketlere ağırlık verilmeli. IT şirketleri, akıllı telefon, PC tablet şirketleri ve yapay zekâ şirketleri ilgi çekici görünüyor. Tahvil getirilerini düşmesi hisse senetlerine destek verebilir.

JPMorgan

ABD’de yumuşak iniş olur. Soğuyarak güçlü büyüme devam eder. Enflasyonda ciddi düşüş gördük. Ancak halen riskler var. Fed faiz artışı bitti gibi. Nakitte durmayın. ABD yerel idare tahvillerini beğeniyoruz. Ticari gayrimenkullerde fırsat olabilir.

BNP Paribas

2023’e göre düşük büyüme. ABD’de pandemi döneminden kalma tasarruflar yakında harcanmış olacak. İş yatırımları azalacak. Çin gayrimenkul kriziyle uğraşacak. Avrupa durgunluk riskine karşı daha savunmasız ve stagflasyon riskiyle karşı karşıya. Sıkı finansal koşullar ekonomik büyüme ve şirket kârlarını baskılayacak. Hükümetler borç azaltmaya odaklanacak. Mali destek tersine dönecek. Büyümenin piyasa beklentisinin altında kalması kilit risk.

Barclays

Jeopolitik zemin giderek daha endişe verici hale geliyor. Ekonomilerde ters rüzgarlar esmeye devam edecek. Yatırımcılar belirsizliğe ve genellikle ona eşlik eden oynaklığa dikkat etmeli. 2024’ü tahmin etmek 2023’ten daha zor. Resesyon tartışmasının yanlış olduğuna inanmaya devam ediyoruz. Arada daralmayla flört eden düşük büyüme ve kademeli olarak enflasyon baskılarının azaldığı bir yıl bekliyoruz.

Nordea

Batı dünyasında 15 yılın en yüksek faiz oranına rağmen sert iniş olmadı. Belirsizlikler devam ediyor. Çoğu ülkenin sanayi sektörü sıkıntı yaşıyor. Jeopolitik gerilimler azalmadı. Avrupa resesyonun eşiğinde. Halen yumuşak iniş olası ama ABD’ye kıyasla daha az.