Gümrük vergilerine ilişkin yaptıklarının küresel finans piyasalarında büyük çalkantı yaratmasıyla tatmin olmadığından mı nedir, son günlerde bir de Powell’a uğraşmaya kaldığı yerden el yükselterek devam etmişti. Son incisi, Powell’a ‘Bay çok geç’ lakabını uygun görmesiydi. Faiz indirmekte çok geç kaldığını ima ettiğini düşünmüştüm, meğerse ‘Bay Çok Geç’ aynı zamanda çizgi film (kötü) kahramanıymış; ‘Bay L’ Olarak da biliniyormuş. Trump, yeni bir U-dönüşü ile Fed Başkanı Powell’ı görevden almaya niyeti olmadığını açıkladı.
Dünkü Finanical Times, Trump’ın son U-dönüşünün haberinde şunlara da yer vermiş (yapay zeka tercümesi): “Yatırımcılar, Başkan'ın Powell'ı görevden almama taahhüdünün, yakın çevresinde piyasaların Amerika'nın önemli kurumlarının bağımsızlığına değer verdiğini kabul eden bazı üyelerin olduğunu kanıtladığını söyledi… Belli ki birileri Trump ile konuşmuş ve Powell'ı kovmanın büyük bir dalgalanmaya neden olacağını açıklamış.”
Dikkatinizi çekerim; ufaktan dalga geçiliyor haberde: Açıktan söylemese de “meğerse yakın çevresinde birkaç akıllı adam varmış” diyesi haberi yazan. Yahu, dünyanın en büyük ekonomisi ve küresel gücünden söz ediyoruz. Hoş; “Başka coğrafyalarda sadece akıllı olmak yetmeyebilir, cesaret sahibi olmak da gerekebilir” diyen de olabilir. ‘Gelişmiş’ bir ülkeyle başka coğrafyalarda yer alan gelişmekte olan bazı ülkeleri ayıran temel özelliklerden birisi bu herhalde.
Türkiye’ye döneyim. 11 Nisan haftası verilerine göre tüketici kredisi faizi yüzde 66,6, ticari kredi faizi ise yüzde 60,4 dolaylarında. Elbette ortalama değerler bunlar; daha düşük ya da daha yüksek faizle borçlananlar vardır mutlaka. Merkez Bankası’nın politika faizi geçen perşembe günü yüzde 46 olarak açıklandı. Buna karşılık, cuma, pazartesi ve salı günlerindeki ağırlıklı ortalama Merkez Bankası faizleri şöyle gerçekleşti (yüzde): 47,97; 48,18 ve 48,06. Yüzde 46 yerine bu faizlerin gözlenmesinin nedeni belli. Merkez Bankası haftalık repo faizi olan yüzde 46’dan bankalara yeteri kadar borç vermedi; bankaların fon taleplerinin kalan kısmını gecelik borç verme faizi olan yüzde 49 ile karşıladı.
Bu yaşananlar ABD’de olsaydı Trump ne inciler döktürürdü
Uygulanan ekonomi programı çok eksik olunca bir de programda öngörülen adımlar oldukça yavaş atılınca böyle oluyor. Mayıs 2023 seçimi öncesinde yüzde 8,5 olan politika faizi ancak 26 Ocak 2024’te yüzde 45’e, 22 Mart 2024’te ise yüzde 50’ye yükseltildi. 10 ay sürdü faiz yükseltme süreci. Bu 10 ayın ilk başlarında döviz kuru gereksiz yere çok sıçradı. Beraberinde enflasyon da yükseldi. Evet, seçim öncesinde kur baskı altındaydı; baskı kalkınca yükselmesi beklenirdi. Ama içi dolu bir ekonomi programı ve daha hızlı faiz adımlarıyla o dönemdeki kadar yükselmesine gerek yoktu. Faiz ve enflasyon daha düşük bir düzeyde kalabilirdi; ihracat rekabet gücü açısından daha olumlu bir reel kur düzeyinde bile olabilirdik.
Şimdi geldiğimiz noktaya bakın. 23 Nisan itibariyle Merkez Bankası faizi yüzde 48,06; 14 ay öncesine dönmüş olduk! Düşünsenize; bu yaşananlar ABD’de yaşansaydı, Trump, maazallah ne inciler döktürürdü. Verilmiş sadakaları varmış ABD vatandaşlarının.
• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.