Küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’si Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayarak Avrupa ile Asya arasındaki en kısa rotayı sunan ve 154 yıldır faaliyette olan Süveyş Kanalı üzerinden yapılıyor.
Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’den geçen ticari gemilere yönelik saldırıları küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sinin yapıldığı Süveyş Kanalı’ndan geçişleri tehlikeye atarken, Avrupa-Asya arasındaki eski ticaret rotasını yeniden gündeme getiriyor.
Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayarak Avrupa ile Asya arasındaki en kısa rotayı sunan Süveyş Kanalı, 17 Kasım 1869’dan beri küresel ticarette önemli rol oynuyor.
Süveyş Kanalı öncesinde Asya-Avrupa arasındaki mal ticareti daha uzun ve masraflı bir yolculuk olan Ümit Burnu üzerinden yapılırken, maliyetlerin azalması ve teslimat süresini kısaltması nedeniyle Süveyş Kanalı’nın stratejik konumu, Asya-Avrupa ticareti arasında hızla önem kazandı.
Mısır’ın kuzeyinde Süveyş Kanalı’nın inşa edilmesiyle Akdeniz ile Doğu Asya arasındaki bağlantının bir parçasını oluşturan Babu’l Mendep Boğazı da özellikle deniz yoluyla taşınan petrol tedariki açısından kritik bir konuma geldi. Kızıldeniz’in girişinde yer alan Perim Adası’yla iki kanada ayrılan yaklaşık 32 kilometre uzunluğundaki boğazın batı kanalının genişliği 26, doğu kanalının genişliğinin ise 3 kilometre.
Kızıldeniz geçişi, özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı sonrasında Rus enerji tedarikine bağımlılığını azaltmaya çalışan Avrupa’nın Körfez bölgesindeki tedarikçilere yönelmesiyle daha önemli bir rol oynamaya başladı.
Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’de “İsrail’le bağlantılı” gemilere saldırıları, uluslararası nakliye şirketlerinin Kızıldeniz’deki seferlerini askıya almasına ve Süveyş Kanalı’ndan geçişlerden kaçınmasına yol açıyor.
Şirketlerin ticari gemilerin Kızıldeniz’e girmeden rotalarını Ümit Burnu üzerinden Afrika’nın güney ucuna yönlendirmesiyle, Avrupa-Asya arasındaki eski ticaret rotası yeniden gündeme geliyor.
Gemilerin rotasının Afrika’nın güneyindeki Ümit Burnu’na yönlendirilmesi, seyahat süresinin 10-14 gün üzerinde uzaması ve 4 bin deniz mili (6 bin 500 kilometre) daha fazla yol kat edilmesi anlamına geliyor. Bu şekilde daha uzun bir yolculuk, yaklaşık bir milyon dolarlık ekstra yakıt maliyeti oluştururken sigorta masrafları ve teslimat süresi de artıyor.
Nakliye ve enerji şirketlerinden geçişleri askıya alma kararı
Dünyanın en büyük konteyner şirketi İtalyan-İsviçre ortaklı Mediterranean Shipping Company (MSC), Danimarka merkezli deniz nakliye şirketlerinden Maersk, Alman taşımacılık şirketi Hapag-Lloyd ve Fransız gemicilik şirketi CMA CGM, güvenlik durumunun kötüleşmesinin ardından Kızıldeniz’de tüm seferlerini askıya alan şirketler arasında yer alıyor.
İngiliz enerji şirketi bp, Yemen’deki Husilerin ticari gemileri hedef almasının ardından Kızıldeniz’deki tüm tanker trafiğini durduracağını bildirdi.
Lojistik sektörü analistleri, nakliye şirketlerinin kararlarının halihazırda malların nakliye maliyetini büyük ölçüde etkilediğini belirterek, krizin uzamasının limanlarda belli zamanlarda tıkanıklığa ve tüketicilerin ithal mallar için ödedikleri fiyatlarda bir artışa yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
Sektör analistleri, Husilerin Kızıldeniz ve Aden Körfezi’nden geçen ticari gemilere yönelik füze ve drone saldırılarının küresel bir tedarik zinciri krizini tetikleyebileceğinden endişe duyuyor.
Kızıldeniz’deki son kriz Mart 2021’de Ever Given adlı konteyner gemisinin karaya oturmasının ardından Süveyş Kanalı’nın altı gün kapalı kalmasıyla yaşanmıştı. Ever Given krizi Asya’dan ithal edilen malların teslimatında aylarca süren ek gecikmelere neden olurken konteyner nakliye maliyeti yüzde 500’den fazla artmıştı.
Küresel ticaretin yüzde 12’si Süveyş Kanalı’ndan yapılıyor
Küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’si Süveyş Kanalı üzerinden yapılırken, her gün 50’den fazla gemi kanalı geçerek yaklaşık 10 milyar dolarlık malı Kuzey Avrupa, Akdeniz ve Kuzey Amerika’nın doğu kıyılarına taşıyor.
İngiltere merkezli veri analitik şirketi Vortexa’dan edinilen bilgiye göre, günlük 8,2 milyon varil ham petrol ve petrol ürünü Kızıldeniz’deki gerilim nedeniyle riskte ancak bu hacmin sadece küçük bir kısmının rotasının değiştirilebilmesi söz konusu. Söz konusu hacim, deniz yoluyla taşınan küresel petrol ticaretinin yaklaşık yüzde 10’una karşılık geliyor.
Petrol ürünleri tedarikinde Avrupa riskler karşısında en kırılgan durumda
Kızıldeniz geçişlerinde petrol ve petrol ürünleri açısından en fazla sekteye uğrama riski olan tedarik, kuzey yönlü akışta Babu’l Mendep Boğazı/Süveyş üzerinden Süveyş’in doğusundan batısına giden etanol gibi damıtılmış petrol ürünlerini kapsıyor. Bu ürünler, 2023 verileri baz alındığında küresel tedarikin yüzde 10,5’ini oluşturuyor.
Orta Doğu’dan Babu’l Mendep Boğazı/Süveyş üzerinden Avrupa ve Akdeniz’e giden ham petrol ise küresel ham petrol ticaretinin yüzde 2,2’sine karşılık geliyor.
Güney akışında ise Akdeniz ve Avrupa’dan Süveyş’in doğusuna giden nafta miktarı, küresel nafta ticaretinde yüzde 5,1 pay alıyor.
Baltık ve Karadeniz’den Süveyş’in doğusuna tedarik edilen Rus temiz petrol ürünleri, küresel temiz petrol ürünü ticaretinin yüzde 1,9’un karşılık geliyor.
Hacim açısından Kızıldeniz’den en büyük akış doğu yönüne giden Rus ham petrolünü kapsarken, tedarik zincirinde yaşanabilecek aksamalar karşısında en kırılgan durumda Avrupa bulunuyor. Avrupa’nın söz konusu rota üzerinden tedarik ettiği 1,1 milyon varillik dizel ve jet yakıtı/kero ürünlerinin ithalatında şu an alternatif kaynağı bulunmaması, Avrupa için tedarik riski oluşturuyor.
Vortexa Orta Doğu Lider Ham Petrol Analisti Jay Maroo, yaptığı değerlendirmede, Orta Doğu ve Asya’dan Avrupa’ya giden (damıtılmış) petrol ürünlerinin rotasının Süveyş Kanalı yerine Ümit Burnu’na çevrilebileceğini belirterek, “Aynı opsiyon Orta Doğu’dan Avrupa’ya giden ham petrol için de geçerli ancak küçük bir fark var. Babu’l Mendep Boğazı’ndan tedarik akışını en aza indirmek için Basra Körfezi yerine Kızıldeniz limanlarından daha fazla ham petrol yüklenebilir. Kızıldeniz’den güneye giden petrol akışının büyük kısmı Rusya’dan ve bu akışın rotasının değiştirilebilmesi Avrupa ve ABD gemilerine göre daha düşük ihtimal.” diye konuştu.
Avrupa’nın jet yakıt ithalatı açısından en kırılgan durumda olan bölge olduğunu ve dizel tedarikinde de risklerle karşılaşabileceğini söyleyen Maroo, şunları kaydetti:
Çünkü Avrupa’nın Orta Doğu ve Asya’dan tedarik ettiği büyüklükte ürünü bulabileceği başka kaynakları yok. Orta Doğu ve Asya kaynaklı jet ve dizel tedarikinin rotasında büyük çaplı bir değişiklik olması durumunda, bu ürünlerin Avrupa’daki fiyatları yükselebilir. Gerilimin tırmanıp tırmanamayacağını söylemek için şu an erken. Şimdilik petrol akışı ve tankerlerin rotalarının değiştirilmesi konusunda kısıtlı bir etki görüyoruz ancak işler çok hızlı da değişebilir.