Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları (KARDEMİR) Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Demir, üretim hacimlerini arttırmayı amaçladıkları 2024’ün yatırımlar yılı olacağını söyledi.
Demir, KARDEMİR’in öncelikli görevinin istihdam edilecek potansiyel insan kaynağının yetiştirilmesi olduğunu belirtti.
KARDEMİR’in çevre hassasiyetinin toplum ve Karabük için artarak devam edeceğini anlatan Demir, “Üretim hacmimizi artırmak üzere yeni fırın yatırımlarımızı gündeme taşıyacağız. 2024 yatırımlar yılı olacak. Yatırımlar tamamlanmasa bile kararlarımızı aldığımız 2024 bütçemizi gözden geçiriyoruz. Önemli yatırımların orada olması gerekiyor.” dedi.
Demir, sektörde iniş çıkışların bulunduğuna ve rekabetçi olmak gerektiğine dikkati çekti.
KARDEMİR’in maden sahasının bulunmadığına işaret eden Demir, “Yerli cevher kullanıyoruz ama gerek Türkiye’deki maden sahalarından istifade etmek, gerek mevcut işletmecilerle daha uzun vadeli stratejik işbirlikleri yapmak, bunun yanında maden sahamızın olmasıyla ilgili tedbirler almak gündemde. Belirli kaynakların araştırmasını yaptık. Gerek maden sahası gerek bazı alternatifler olarak önemli haberler verebiliriz.” diye konuştu.
Demir, maden sahası açılması, yerinde zenginleştirilmiş cevherlerin taşınması, iç proseslerin işlenmesi, daha butik ve katma değerli ürünler üretilmesi, bilimsel çalışmalar ve insan kaynağı yatırımları konularının gündemlerinde yer aldığını bildirdi.
“Okulların KARDEMİR’le iç içe çalışmasını sağlamak gerek”
KARDEMİR’in kente kültürel desteklerinin artarak devam etmesi gerektiğini söyleyen Demir, bu katkıların topluma, insana, gençlere dokunacak projeler çerçevesinde yapılmasının gerekliliğine işaret etti.
Demir, gençlerin, mesleki eğitimin başından itibaren demir çelik sektöründeki tezgah, metot ve süreçlerde uzmanlığı kazanacak şekilde alana girmesinin öneminin altını çizerek, şöyle devam etti:
Okulların KARDEMİR’le iç içe çalışmasını sağlamak gerek. Öğrencilerin, kurumun öğretme ve tecrübe imkanlarından olabildiğince faydalanmalarını sağlamak birinci aşama. İkinci aşama ise gerek meslek yüksekokulu gerek üniversite bazında faaliyetlerin sürdürülmesi. Toplumsal ve sosyal açıdan gençlerin mesleki eğitimlerinin yanında burs imkanları olmalı. Sadece demir çelik özelinde değil, yöneticilik, çeşitli mesleki kabiliyet edinmeleri anlamında üniversite, yüksek lisans ve doktorada başarı göstermek isteyen, bu anlamda iddialı olan gençlerimizin de burs ve çeşitli imkanlardan faydalandırılması önemli.
Demir, personeli mutlu edecek ve çalışma iştiyakını arttıracak, maddiyatın yanı sıra onun çevresel açıdan geliştirecek faktörlerin de en az para kadar önemli olduğu yorumunu yaptı.
“TCDD işletmeciliğin yüzde 20’ye yakın müşterisi biziz”
KARDEMİR’in sadece demir yolu sahasında faaliyet gösterdiğinden bahseden Demir, Türkiye’nin lojistik problemlerinin bir anlamda kendilerini de etkilediğini söyledi.
Demir, problemlerin çözülmesini beklemek yerine kurumu ilgilendiren kısımlarda inisiyatif aldıklarını vurgulayarak, “Çözüm ortaklarımız TCDD Taşımacılık, Devlet Demiryolları veya diğer taşımacılık şirketleriyle nasıl entegre çözüm yapılabilir? Bu zincirden maksimum ölçüde KARDEMİR nasıl istifade edebilir? Türkiye’nin taşımacılık sorunuyla ilgili KARDEMİR’in rolü ne olur? Malum TCDD Taşımacılığın yüzde 20’ye yakın müşterisi biziz. Burada vagon lokomotif zinciri var. Savunma sanayinden gelen alışkanlıklarımızla, yerli ve milli olmakla ilgili idealleri KARDEMİR’de da hayata geçirmek istiyoruz. Üretilen rayların bu amaca hizmet etmesi, ihraç edilmesi, demir yolu tekerleği ve aksın yerli üretiminde KARDEMİR’in katkısının ne olabileceği gibi konuların hepsi gelecek planlarımız arasında yer alıyor.” ifadesini kullandı.
İstanbul Teknopark ve Ankara Ostim Teknopark’ta ofis kurduklarını aktaran Demir, “Bütün üretim aşamamızın dijital ikizle modellenebilmesini vizyonuma koyuyorum. Yazılım işin bir parçası ama alttaki her aşamanın bilimsel modeli ve yaklaşımı var. Yani burada kimyasal, metodolojik ve sırasal analizler gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Yeşil çelik’ üretiminde başka ülkelerin eline kalmak istemiyoruz”
Demir, hidrojen kullanımı ve yeşil üretim gibi bir dizi metotlarının bulunduğunu, AR-GE ile belli aşamaları katedebileceklerini ancak asıl beklentilerinin, üniversitelerden ayakları yere basan, uygulanabilecek önerilerin gelmesi olduğunu anlattı.
Modelleme, yazılım ve geleceğe yönelik teknolojilerle ilgili çalışmaların neler olabileceğine ilişkin yönünde bir dizi çalışma yaptıklarına değinen Demir, şunları dile getirdi:
Bu metal, malzeme yolculuğu, insanlık tarihi boyunca gelmiş ve hala devam eden bir yolculuk. Burada da üniversite ile yakın temasta işbirliği ve iletişim içinde olmak istiyoruz. Özellikle ‘yeşil çelik’ ve çevre söz konusu olduğunda dünyada da önemli tercihler var. Kaçırmamamız gereken tren de şu; ‘yeşil çelik’ üretimi safhasında biraz geride kalırsak, yarın ‘Bu üretimi yaptık, bu teknolojiyi uyguluyoruz, size de uygulamamızı istiyorsanız, bunun şu kadar fiyatı var, biz girip bunu kurarız.’ diyen ülkelerin eline kalmak istemiyoruz. Tam aksine bu teknolojilerde biz ön alıp, ‘Evet, yeşil çeliğe geçildi, biz şunları başardık. Buyurun size de kuralım.’ diyen ülke olmak bizim için ideal bir konum.