İşsizlikle ilgili iki oran var. Bunlardan biri “görünür” işsizlik oranı. Bu orandan dün söz etmiş ve 2024’ün aralık ayında son on iki yılın en düşük düzeyinin görüldüğünü vurgulamıştım. Mevsimsellikten arındırılmış hesaplamaya göre geçen aralık ayındaki işsizlik oranı yüzde 8,5 olmuştu.
İşsizlikte son on iki yılın en düşük oranını yakalamak... Müthiş bir başarı! Bu orana bakılarak işsizlik sorununun büyük ölçüde halledildiği değil, işsizliğin tümüyle sorun olmaktan çıktığı bile söylenebilir.
İyi güzel de, kağıt üstündeki oranlar bunu söylerken vatandaş niye işsizlikten inim inim inliyor?
Ne yani vatandaş iş güç sahibi olduğu halde istatistik yapanları yanıltmak için doğruyu söylemiyor mu?
Aslında işsizliğin düştüğünü ve on iki yılın en düşük düzeyine indiğini gösteren istatistik yanlış değil... Yanlış değil, ama eksik!
Çünkü yüzde 8,5’e işaret eden oran işsizliğin görünür yüzü.
Bir de işsizliğin gerçek boyutunu ortaya koyan bir oran var:
“Atıl işgücü oranı, yani gerçek işsizlik oranı.”
Bu oran, işsizliğin 2024’ün aralık ayında yüzde 28,2 düzeyinde bulunduğunu gösteriyor.
Nedir bu oran?
TÜİK kayıtlarında “atıl işgücü” olarak yer alan gerçek işsizlik oranının içinde neler mi var, sıralayalım...
Bir kere bu kavramın içinde görünür işsizler yer alıyor.
Ama asıl diğer kalemler önemli. Bunların biri zamana bağlı eksik istihdam:
“İstihdamda olan, esas işinde ve diğer işinde ya da işlerinde toplam olarak 40 saatten daha az çalışmış olup daha fazla gelir elde etmek amacıyla daha fazla çalışmak istediğini belirten ve mümkün olduğu durumda daha fazla çalışmaya başlayabilecek kişiler.”
Atıl işgücü kavramında bir de potansiyel işgücü yer alıyor:
- İş bulma umudu olmayanlar; yani işbaşı yapabilecek olup iş bulacağına inanmadığı için iş aramayanlar.
- İşbaşı yapabilecek olup iş aramayanlar. Çeşitli nedenlerle iş aramayan, ancak iki hafta içinde işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirtenler.
- İş arayan ancak işbaşı yapamayacak olanlar. Son dört hafta içinde en az bir iş arama kanalını kullanan fakat iki hafta içinde işbaşı yapamayacak olanlar.
İşte bu durumda olanlar da eklendiği zaman işsizlik geliyor yüzde 30’a dayanıyor. Çalışma çağındaki her 100 kişinin 28’i gerçek anlamda işsiz geziyor.
Ama diğer yanda işsizlik oranı yüzde 8,5 ve son on iki yılın en düşük oranı.
Şimdi daha iyi anlaşılıyor değil mi; görünürde yüzde 8,5 düzeyinde bulunan işsizlik oranına karşılık vatandaşın niye “İş arıyorum” diye çalmadık kapı bırakmadığının nedeni.
Bir kez daha vurgulayayım; yüzde 8,5 yanlış değil ama Türkiye’nin gerçek işsizlik tablosunu yansıtmaktan uzak. O yüzden de gerçek işsizliğin boyutunu görmek için atıl işgücü oranı olarak açıklanan orana bakmak gerekiyor.
Fark açılıyor
Görünür işsizlik oranı ile gerçek işsizliğe işaret eden oran arasındaki fark son yıllarda çok belirgin olarak açıldı.
2014-2019 döneminde görece çok düşük olan fark, 2020 yılında çift haneye çıktı. Ancak farktaki asıl açılma geçen yıl yaşandı.
Gerçek işsizlik oranı ile görünür işsizlik oranı arasındaki fark rekor düzeye 20,1 puanla geçen yıl haziran ayında çıktı. Geçen aralık ayı da 19,7 puanla farkın en çok açıldığı ikinci ay konumunda.
Bu yıl söz konusu farkın daha da açıldığını görmek hiç şaşırtıcı olmayacak.
• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.