İran’ın İsrail’e dönük olarak önceki akşam gerçekleştirdiği füze saldırısı umalım kimi çevrelerin iddia ettiği gibi biraz danışıklı dövüş olsun ve çok fazla yayılmasın. Bu gerilim umalım iki ülke arasında bir savaşa kadar uzamasın.
Aksi halde neler yaşanacağını tahmin etmek hiç zor değil. Binlerce can kaybı konunun elbette en önemli yanı.
Biz muhtemel bir savaşın ekonomik sonuçları üstünde durmaya çalışalım.
Türkiye kör topal da gitse bir enflasyonla mücadele programı uyguluyor. Yıllık enflasyonda son aylarda sağlanan iyileşmenin hangi etkenden kaynaklandığını bilmeyen yok ama baz etkili bu iyileşmeden büyük pay çıkarılmak istendiği de ortada. Aslında katedilmiş kayda değer bir mesafe yok da, hadi olduğunu varsayalım.
Bu iyileşmenin nasıl gerçekleştiğine bakmak gerekiyor...
Birincisi, geçen yılın temmuz ve ağustosundaki çok yüksek oranların yerine daha ılımlı oranlar girdi. Eylülü de bugün öğreneceğiz. Ama şu kesin; yıllık oranda temmuz ve ağustosta ortaya çıkan hızlı düşüş artık olmayacak.
İkincisi, bu yılın temmuz ve ağustosundaki oranların görece düşük kalmasını sağlayan temel bir etken var; döviz kurunun neredeyse sabit seyretmesi. Döviz kuru böyle seyrettiği halde bu iki ay toplamında benzin ve motorine yüzde 7, otogaza yüzde 15 zam geldi.
İsrail’in misillemesi
Şimdi tüm dünya nefesini tuttu ve İsrail’in İran’a karşı nasıl bir tutum takınacağına bakıyor.
Acaba İsrail de İran’ın yaptığına benzer bir füze saldırısıyla yetinecek mi, yoksa verilecek karşılık daha sert olacak ve iki ülke arasındaki gerilim daha mı tırmanacak?
Yaşanacak savaşın Türkiye’yi ekonomik yönden olumsuz anlamda etkileyecek çok yönü bulunuyor.
Türkiye’nin enflasyonla mücadelesi ağırlıklı olarak dövizi düşük tutmaya ve talebi kısmaya dayalı. Eğer savaş genişlerse Türk parasındaki değer kaybı hiç kuşku yok ki hızlanacak, talep de enflasyon beklentileri bozulacağı için daha da artacak.
Döviz artışının hızlandığı bir dönemde enflasyonla mücadele nasıl olacak peki? Döviz neredeyse hiç artmadığı halde bile enflasyon belasının üstesinden gelinememişken (yıllık orandaki baz etkisine dayalı düşüşü bir kenara koyuyorum) bir de üstüne üstlük kur artarsa ne olacak?
Bugüne kadarki kazanımlar ve çekilen sıkıntıların üstüne bir bardak soğuk su!
Hiç kuşku yok enflasyon daha da hızlanacak.
Daha kötüsü, zaten bir türlü yok edilemeyen ve üstesinden gelinemeyen “Bu enflasyon düşmez” algısı iyice pekişecek.
Bir basamak ötesi, enflasyon gerçekten düşse ve aylık bazda makul sayılabilecek oranlara inilse bile buna inanılmayacak.
Petrol fiyatları ne olur?
Türkiye’yi bekleyen tek tehlike dövizde ortaya çıkabilecek artış değil ki...
Son dönemde dış ticaret dengesinde yaşanan iyileşme ağırlıklı olarak ithalat düşüşünden, ithalattaki bu düşüş de altın ve enerji ithalatının azalmasından kaynaklandı. Giderek yayılacak bir savaş durumunda başta ham petrol fiyatları olmak üzere enerji fiyatlarının yukarı gideceği ortada. Bu da Türkiye’nin enerji faturasının yeniden tırmanışa geçmesi demek.
Sonuç; artan ithalat, artan cari açık, artan finansman ihtiyacı ve bozulan finansman dengesi...
Bütün bunlar yurt içinde zaten sıkıntılı bir süreç yaşayan sanayinin daha da büyük sıkıntıya girmesi, işsizliğin daha da artması demek.
Ne yazık ki görünen tablo bu...
O yüzden umalım da İran-İsrail gerginliği böylesine sonuçlar doğuracak şekilde genişlemesin, yaygın bir savaşa dönüşmesin.
Mevsimsellikten arındırılmış enflasyon; nihayet...
Merkez Bankası’nın aylık enflasyon konusunda açıklanan oranı değil mevsimsellikten arındırılmış oranı dikkate aldığını biliyoruz. Peki nedir bu mevsimsellikten arındırılmış oran, nasıl hesaplanır, tek bir hesaplama yöntemi mi var, yoksa çeşitli yöntemlerle farklı farklı oranlar bulmak söz konusu mu? Bu sorunun yanıtını Merkez Bankası verebilirdi ve birkaç kez söz konusu oranın açıklanmasının düşünülüp düşünülmediği soruldu. Merkez Bankası olumlu yaklaşıyordu bu isteğe ama şimdiye kadar bu konuda somut bir adım atılmadı. Düne kadar...
TÜİK tarafından dün yapılan açıklamada, Merkez Bankası ile birlikte gerçekleştirilen toplantılar sonucunda mevsimsellikten arındırılmış TÜFE ile özel kapsamlı TÜFE göstergelerinin oluşturulmasıyla ilgili çalışmalarda son aşamaya gelindiği belirtildi. Bu kapsamda ilgili göstergelerin TÜFE haber bülteninin yayımlanmasından bir iş günü sonra saat 16.00’da yayımlanacağı belirtildi.
Buna göre eylül ayının mevsimsellikten arındırılmış oranı yarın açıklanacak. Merkez Bankası’nın itibar ettiği oran olan mevsimsellikten arındırılmış oranı görünce faiz konusunda nasıl bir yol izleneceğiyle ilgili olarak daha erken bir fikre sahip olmak mümkün hale gelecek.
- Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.