Dünyanın en büyük orkestrasının flüt sanatçılardan birinin canı bir konserde çalmak istemez. Ne yapacağını düşünürken aklına bir muziplik gelir. Yıllardır tanıdığı müzikle hiç ilgisi olmayan bir arkadaşı vardır. Ona der ki, “Bu konserde benim yerime sahneye sen çıksana”. Arkadaşı şaşırır, “Ben ne anlarım flüt çalmaktan, elime almış bile değilim, biliyorsun” diye karşılık verir. Flüt sanatçısı ısrar eder, “Çalmayacaksın ki” der.
“Ben sana flütü nasıl tutacağını gösteririm; sen çalmayacaksın, çalıyormuş gibi yapacaksın, nasıl olsa diğer flütçüler çalacak, arada kaynar gidersin, kimse fark etmez. Hem bak, boyumuz, kilomuz da çok yakın, benim kıyafetimi rahatlıkla giyebilirsin.”
Arkadaşının kafasına yatar bu düşünce; heyecanlanır da, ilk kez sahneye çıkacak, alkışlanacak, fena fikir değil, diye düşünüyor.
Konser günü gelir, orkestra sahnede yerini almıştır. “Sahte flütçü” sahnede ve heyecanlıdır ama bir yandan da rahattır, nasıl olsa çalmayacak, flütü çalıyormuş gibi tutacaktır, o kadar.
Şef sahneye çıkar, seyirciyi selamlar, sonra orkestrasına döner ve batonu kaldırıp ilk işareti verir. Orkestra da sözüm ona çalmaya başlar.
Ama o da ne... Neredeyse hiç ses çıkmaz.
Arada tuhaf tuhaf sesler gelmektedir ama o sesler de hayatında hiç enstrüman çalmamış insanların çıkarabileceği seslerdir.
Çünkü flütçü gibi diğer tüm orkestra üyeleri kendi yerlerine bir arkadaşlarını sahneye çıkarmıştır ve hemen herkes çalıyor gibi yapmaktadır. O akortsuz sesler de kendini sahnede olmanın heyecanına kaptırıp gerçekten bir şeyler çalmaya çalışan acemilerden gelmektedir.
Enflasyondan çıkan ses de çok akortsuz
Tüketici fiyatları ekim ayında yüzde 2.88 arttı, on aylık artış yüzde 39.77, yıllık oran da yüzde 48.58 oldu.
Her ne kadar ekim ayının mevsimsellikten arındırılmış oranını bugün öğrenebileceksek de bu oranın Merkez Bankası’nın son çeyrek için umduğu yüzde 1.50’nin çok üstünde olduğu açık.
Zaten enflasyonda gidişin gidiş olmadığı çok önceden belliydi de ya iddialı olmak adına ya da gerçekler bir türlü kabullenilemediği için gözler bu gidişata kapatılmıştı.
Merkez Bankası yüzde 36 olan tahminini son olarak yüzde 38’e çıkarmıştı. Buyurun, ilk on ayda yüzde 38 aşıldı. Şimdi Merkez Bankası 8 Kasım’da açıklayacağı son enflasyon raporunda herhalde(!) yıllık tahminini yüzde 38 olarak koruduğunu dile getirmeyecektir. O toplantıda tahmin muhtemelen orta vadeli programdaki yüzde 41.5’lik tahmin düzeyine çekilecektir.
Peki şu koşullarda ve gidişatla yüzde 41.5 tutar mı ki? Matematiksel olarak tabii ki mümkün. Eğer kasım ve ayları toplamındaki artış yüzde 1.2’te tutulabilirse yıllık oran yüzde 41.5 olur.
Yüzde 46’dan az olması çok zor
Eylül ayındaki oran belli olduktan sonra 2024 gerçekleşmesinin yüzde 46’nın altına indirilmesinin çok zor olacağını bu köşede 7 Ekim’de vurgulamıştım. O tahminim şimdi daha da güçlendi. Yıllık beklentim yüzde 46 ile 48 arasında bulunuyor.
Orta vadeli programda öngörülen yüzde 41.5’lik tahmin bile biraz önce belirttiğim gibi artık mucize ötesi bir düzey.
2025 yüzde 17.5, öyle mi!
Bu yılı benim tahminimin alt sınırı olan yüzde 46’da kapatmak mümkün olsa bile o düzeyden 2025’te yüzde 17.5’e inilecek, hedef böyle.
Resmi tahmin olan yüzde 41.5’ten 17.5’e inmek bile 2024 için 100 olan enflasyonu 2025’te 42’ye indirmek anlamına geliyordu.
Şimdi bu yılki enflasyon yüzde 46 olduğu takdirde 17.5’e inmek, 100’ü 38’e indirmek demek.
Daha önceki hiçbir yılda enflasyonu bir sonraki yıl yarıdan fazla düşürmek mümkün olmamışken 2025’te ne yapılarak bu sağlanacak?
Hem de enflasyon böylesine düşerken büyüme yüzde 4’te kalacak.
Hem harca, hem paran bitmesin!
Hem ye yiyebildiğin kadar, hem kilo alma!
Yok öyle bir dünya!
O bozuk sesi çıkaranlar var ya!
Orkestrada herkes kendi yerine birini bulmayı düşünmüştü de o bulunanların bir kısmı susup rol yapmak yerine bir de işgüzarlığa soyunup akıllarınca çalmaya başlamışlardı işte.
Çıkan aykırı seslerin sebebi onlar. Ama haklarını teslim etmek gerek, çok iyi rol yapıyor, şahane çalıyormuş gibi görünüyorlardı.
Merkez Bankası aylardır haykırıyordu değil mi; “Enflasyonla mücadele para politikasıyla bir yere kadar, maliye politikası da destek vermeli” diye. Kimi zaman örtülü, kimi zaman daha açık verildi mesajlar.
Aslında maliye politikası denilince akla yalnızca Maliye Bakanlığı’nın icraatlarını getirmek temelden yanlış tabii ki. Maliye, bu politikaların ancak bir ayağını yürütebilir, o da yürütebilirse. Maliye’nin yapacağı vergi düzenlemeleridir; ama dedim ya bu konuda da Maliye tümüyle istediğini yapabilecek durumda değil. Çünkü vergi ekonomik değil, politik bir tercihtir. Hangi kesimlerin ne ölçüde vergilendirileceği Maliye’yi aşan büyük bir karardır.
Vergi konusunu tümüyle Maliye’ye bıraksanız ne olur ki! Asıl kamu harcamaları ne olacak, israf ne olacak; yanlış icraatlar ne olacak?
Sonra da aylardır “Enflasyonla mücadele nutukları” dinliyoruz. Aylık oranların seyrine bakın, yok bir iyileşme!
Enflasyonda atalet varmış, hizmetler sektörü işi bozuyormuş falan filan... Tabii ki atalet var; vatandaş bir kamunun harcamasına ve israfa bakıyor, bir söylenenlere; “Hiçbir şey olacağı yok” deyip öyle davranıyor.
Çünkü enflasyonla gerçek anlamda mücadele söz konusu değil ki... Yalnızca “miş” gibi yapılıyor.
YDO yüzde 43.93
2025 yılında uygulanacak yeniden değerleme oranı (YDO) yüzde 43.93 düzeyinde oluştu. “Oluştu” diyorum; çünkü bu oranı herhangi bir kişi ya da kurum belirlemiyor. Yeniden değerleme oranı, Yİ-ÜFE’de ekim ayı itibarıyla oluşan yıllık ortalama artışla (son on iki ayın endeksinin ortalamasının, önceki on iki ayın ortalamasına kıyaslanması yoluyla) kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Yeniden değerleme oranı bir dizi vergi, harç ve cezanın tutarının artışında ölçü alınan bir oran.
Emlak vergisi kanunu, bu verginin YDO’nun yarısı düzeyinde artırılacağını öngörüyor. Ancak Cumhurbaşkanının YDO’nun daha yüksek uygulanmasına karar verme yetkisi mevcut. Ne var ki emlak vergisi belediyeler tarafından tahsil edildiği, belediyelerin çoğu da CHP’de olduğu için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu vergide bir artış kararı vermesi beklenmiyor.
En çok merak edilen MTV’deki artışın ne olacağı. Cumhurbaşkanının MTV oranını yüzde 80 oranında indirme yetkisi var. Yani yüzde 43.93, yüzde 80 azaltılarak yüzde 8.79’a kadar çekilebilir. Ancak bu ölçüde bir indirim şöyle dursun, indirime gidilmesi bile beklenmiyor.
Çalışanların merakla bekledikleri ise vergi dilimlerinin yüzde 43.93’lük YDO oranında artırılıp artırılmayacağı. Geçmiş yıllarda dilimler genellikle YDO oranında artırılmamıştı. YDO, bu dilimler için düşük tutulabilir, bu konudaki kararı da Cumhurbaşkanı verecek. YDO aynen uygulanırsa gelir vergisinde yüzde 15 vergi uygulanan 110 bin liralık ilk dilim 158 bin liraya çıkacak.
Trafik cezaları
YDO ile yalnızca bazı vergiler değişmiyor tabii ki, cezalar ve harçlar da YDO’ya göre yeniden belirleniyor.
Ancak cezalar konusunda Cumhurbaşkanının YDO’dan farklı bir oran belirleme yetkisi bulunmuyor.
Buna göre 2024 yılındaki trafik cezalarının 2025’te yüzde 43.93 artacağı şimdiden kesinleşmiş durumda.
- Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.