Japonya Merkez Bankası (BoJ) 2007’den bu yana ilk kez faiz oranını artırmasıyla küresel resesyon ve borç krizinin ardından devreye sokulan negatif faiz politikasını terk eden son merkez bankası oldu.

BoJ, 2016’da çoğunlukla güçlenen yenin ihracat ağırlıklı ekonomisine zarar vermesini önlemek ve deflasyonla mücadele kapsamında başladığı negatif faiz politikasına, büyük şirketlerdeki önemli ücret artışlarının ardından son verme kararı aldı.

Banka, kısa vadeli faiz oranlarını yüzde eksi 0,1’den yüzde 0 ila yüzde 0,1 aralığına yükseltti. Böylece, BoJ, 17 yıl sonra yaptığı ilk faiz artırımıyla, dünyanın önde gelen merkez bankaları arasında negatif faiz politikasını terk eden son banka oldu.

BoJ, negatif faiz politikasına son vermenin yanında, 10 yıllık Japon devlet tahvillerine ilişkin getiri eğrisi kontrolünü de sona erdirdi.

Başkan Kazuo Ueda, diğer merkez bankaları gibi kısa vadeli faiz oranlarını hedefleyen “normal para politikası”na dönüşten söz etti.

Faiz oranlarındaki geri dönüş hisse senedi piyasalarını desteklerken, Japon yeni şaşırtıcı şekilde baskı altına girdi. Dolar/yen paritesi 150 seviyesinin üzerine çıktı.

Analistler, yenin tepkisinin muhtemelen belirsiz görünümün bir sonucu olduğunu belirterek, Başkan Ueda’nın başka adımlar atılıp atılmayacağı ve ne ölçüde adımlar beklenebileceği konusunda bir işaret vermediğini anımsattı.

Negatif faiz, harcamaları teşvik ediyor

Düşük büyüme ve deflasyonla mücadele için başvurulan negatif faizler, para politikasının “olağan dışı” araçlarından biri olarak tanımlanıyor.

Negatif faizler, bankaların merkez bankalarında tuttuğu rezervler için faiz alması yerine faiz ödemesi anlamına geliyor.

Bankaların rezervlerini merkez bankasında tutmak yerine kredi vermesi için kullanmaya teşvik eden negatif faizler, aynı zamanda borçlanma maliyetini düşürerek kredi talebini artırmayı amaçlıyor.

Düşük enflasyon veya ekonomik gerileme dönemlerinde ekonomik faaliyetleri canlandırmak için merkez bankalarınca uygulanan negatif faiz oranları, paranın banka hesaplarında nakit olarak tutulması maliyetli hale geldiğinden borçlanmayı ve harcamaları teşvik ediyor.

Nispeten alışılmadık bir para politikası aracı olan negatif faiz oranları, genellikle uzun vadeli bir strateji değil, ekonomik toparlanmayı desteklemek veya deflasyonist baskılarla mücadele etmek için geçici bir önlem olarak uygulanıyor.

Dünya genelinde birçok merkez bankası, geçmişte para politikası araçlarının bir parçası olarak negatif faiz oranlarını uygulamaya koyarken, BoJ’un yanı sıra Avrupa (ECB), Danimarka, İsveç (Riksbank) ve İsviçre (SNB) merkez bankaları bir süre politika faizlerini negatif seviyede tuttu.

Negatif faiz oranlarına karşı olanlar, sıfırın altındaki faiz oranlarının piyasalardaki fiyat mekanizmasını bozduğunu belirterek, negatif oranların aynı zamanda finans kuruluşlarının borç vermekten kazandıkları marjı da daralttığını savunuyor.