Dünya Bankası, Türkiye'de ekonomide yaşanan yeniden dengelenme ve para ve maliye politikalarındaki normalleşme sebebiyle büyümenin bu yıl %3,2'ye düşmesini bekliyor
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dünya Bankası'nın bugün yayınlanan Avrupa ve Orta Asya Ekonomik Güncelleme Raporuna göre, bölgenin gelişmekte olan ülkelerinde ekonomik büyüme yaşanan bir dizi krizin ardından 2000'li yılların başlarına göre düşük seviyelerde olsa da istikrar kazanıyor.
2023 yılında yüzde 3,5 olarak gerçekleşen bölgesel büyümenin bu yıl yüzde 3,3'e gerilemesi, 2025 yılında daha da yavaşlayarak yüzde 2,6'ye düşmesi beklenmektedir. Bu büyüme hızı, 2000-2009 dönemindeki ortalama yüzde 5,1'lik büyümeye göre önemli ölçüde daha zayıftır ve bölgenin orta gelirli ülkelerinin bir veya iki nesil içerisinde yüksek gelir statüsüne ulaşma hedeflerini başarabilmeleri için gereken seviyelerin altındadır. Düşen enflasyon oranları bazı merkez bankalarının bu yıl faiz oranlarını düşürmeye başlamalarına yol açmaktadır. Bununla birlikte, devam eden fiyat baskıları ile ilgili endişeler karşısında politika ihtiyatı korunmaktadır.
Rapor, ekonomik büyümeyi canlandırmak ve yüksek gelirli ülkelerle yakınsamayı arttırmak için ihtiyaç duyulan insan yeteneğini ortaya çıkarmak amacıyla, bölge genelinde özellikle yüksek öğretim olmak üzere eğitim sistemlerinin kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmesi gerektiğini belirtmektedir.
Dünya Bankası'nın Avrupa ve Orta Asya bölgesinden sorumlu Başkan Yardımcısı Antonella Bassani raporun yayınlanması vesilesiyle yaptığı açıklamada şunları belirtti: "Avrupa ve Orta Asya ülkeleri yüksek enflasyon, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin sonuçları ve bölgenin en önemli ihracat piyasası olan Avrupa Birliği'ndeki zayıf büyüme gibi son dönemde yaşanan şokları iyi bir şekilde atlatabilmiştir. Uzun vadede daha güçlü bir üretkenlik artışı sağlayabilmek için, bölge ülkelerinin insan sermayesinin ve yaratıcılığının geliştirilmesinde kilit bir rol oynayan orta öğretimin ve yüksek öğretimin kalitesini önemli ölçüde iyileştirmeleri önemli olacaktır."
Şu anda Avrupa ve Orta Asya bölgesindeki gelişmekte olan ülkelerde ekonomik büyümenin temelinde, yükselen ücretler, hanehalklarına yapılan kamu transferleri ve düşen enflasyondan kaynaklı özel tüketim yer almaktadır. İşçi dövizi girişleri de pandemi öncesi seviyelerin üzerindedir ve Batı Balkanlar'da, Güney Kafkasya'da ve Orta Asya'da ekonomik büyümeyi desteklemeye devam etmektedir.
Turizm, bölgenin büyüme hikayesindeki bir başka parlak faaliyettir ve uluslararası turist girişleri pandemi öncesi seviyeleri aşmış durumdadır. Türkiye'ye bu yılın ilk yarısında gelen turist sayısı 2018 ve 2019 yıllarının aynı dönemine göre neredeyse yüzde 30 daha yüksek gerçekleşmiştir. Öte yandan, Avrupa Birliği'ndeki yavaşlama sebebiyle mal ihracatı zayıflamıştır.
Ukrayna'da, Rusya'nın işgali sebebiyle yaşanan önemli hasarın ve yaygın elektrik kesintilerinin, geçtiğimiz yıl yüzde 5,3 olarak gerçekleşen büyüme hızını bu yıl yüzde 3,2'ye ve 2025 yılında yüzde 2'ye düşürmesi beklenmektedir. Rusya'da, sıkılaşan para politikasının ve üretim kapasitesi ile işgücü kaynakları üzerinde giderek bağlayıcı hale gelen kısıtların, 2023 yılında yüzde 3,6 olarak gerçekleşen büyüme hızını bu yıl yüzde 3,2'ye ve 2025 yılında yüzde 1,6'ya düşürmesi beklenmektedir.
Rusya'dan sonra bölgenin ikinci en büyük ekonomisi olan Türkiye'de 2023 yılında yüzde 5,1 olarak gerçekleşen büyümenin, tüketimin sürüklediği büyüme sonrasında ekonomide yaşanan yeniden dengelenme ve para ve maliye politikalarındaki normalleşme sebebiyle bu yıl yüzde 3,2'ye düşmesi beklenmektedir. Kamu yatırımlarında yapılan kesintiler, yüksek borçlanma maliyetleri ve inşaat faaliyetlerindeki soğumanın devam etmesi sebebiyle yatırım artışı da sert bir şekilde yavaşlamıştır.
İnsan Sermayesini Güçlendirmek ve Büyümeyi Teşvik Etmek için Eğitime Yatırım Yapmak
Yeteneklere ve bunların ekonomik büyümenin sürükleyicisi olarak oynadıkları kritik role ilişkin olarak raporda sunulan özel bir analizde, bölgedeki birçok ülkenin zaten önemli demografik ve insan sermayesi zorlukları ile karşı karşıya olduğu kritik bir dönemde eğitimin kalitesinin kötüleştiği tespit edilmektedir. Birçok ülkede nüfus hızlı bir şekilde yaşlanmaktadır ve bölgenin belirli ülkelerinde işgücüne katılım oranları özellikle kadınlar için olmak üzere halen düşük seviyelerdedir.
Dünya Bankası'nın Avrupa ve Orta Asya Bölgesi Baş Ekonomisti Ivailo Izvorski konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları vurguladı: "Bölgede uzun vadeli yatırımı arttırmak için en büyük potansiyel özellikle yüksek öğretim olmak üzere eğitimin kalitesinin yükseltilmesinde yatmaktadır. Eğitimin kalitesine öncelik verilmesi ve yaşam boyu öğrenmenin desteklenmesi ülkelerin insan sermayelerini güçlendirmelerine, yeteneklerin yanlış dağılımını ve israfını azaltmalarına, yenilikçiliği güçlendirmelerine ve sürdürülebilir ekonomik büyüme ve kalkınmayı sürüklemelerine yardımcı olacaktır."
Raporda, bölge genelinde eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarının yüksek olduğu belirtilmektedir. Sorunun temeli, son yıllarda kötüleşen eğitim kalitesinde yatmaktadır. 15 yaş grubundaki öğrencilere uygulanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) test puanları geçtiğimiz on yıllık dönemde önemli ölçüde düşmüştür. Temel eğitimin (ilk ve orta öğretim) kalitesindeki eksiklikler dezavantajlı geçmişe sahip öğrenciler için özellikle büyüktür.
Yüksek öğretimin performansı temel eğitimden de düşüktür. Diğer bölgelerde benzer temel eğitim kalitesine veya benzer gelir düzeyine sahip ülkeler daha iyi üniversitelere sahiptir. Örneğin, Times Higher Education'ın Dünya Üniversiteleri Sıralamasında ilk 500 üniversite arasında bölgeden sadece dokuz üniversite yer almaktadır.
Yüksek öğretim sistemlerindeki zayıflıklar arasında güncelliğini kaybetmiş müfredatlar, donanım ve altyapıya yatırım yapılmaması, kötü yönetim ve eğitim ile işgücü piyasası ihtiyaçları arasındaki bağlantısızlık yer almaktadır. Bu zorlukların ortadan kaldırılabilmesi için, özellikle bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) alanlarında olmak üzere müfredat reformlarını hızlandırmak, yüksek öğretimin kalitesini iyileştirmek ve insan sermayesi oluşturmayı desteklemeye yönelik daha fazla ve daha iyi öğretmen istihdam etmek için çaba sarf edilmesi gerekecektir.