Gündem

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “KKM’den bir istikrarsızlığa yol açmadan aşamalı olarak çıkılacak!”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemine ilişkin, “Belli bir tarih perspektifiyle yapılan yasal düzenlemeyle bu mekanizma başladı, bulunduğu dönemde görevini icra etti ve şimdi bu mekanizmadan finansal piyasalarımızda bir istikrarsızlığa yol açmadan aşamalı, sağlıklı bir şekilde çıkış sürecini devam ettiriyoruz. 2024 yılı boyunca da bu çıkış süreci aşamalı bir şekilde devam edecektir” dedi.

TBMM Genel Kurulunda, 2024 yılı bütçesinin tümü üzerinde hükümet adına konuşan Yılmaz, bundan öncekiler gibi 2024 yılı bütçesini de Türkiye’nin refahını artırmak ve kalkınmayı sürdürülebilir kılmak için kullanacaklarını; oluşturdukları mali alanı eğitimden sanayiye, tarımdan enerjiye her alanda gelişime yönlendirmeye devam ettiklerini söyledi.

Türkiye Yüzyılı‘na girerken fiyat istikrarını ve finansal istikrarı gözeten, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir ekonomik büyümeyi hedef alan, serbest piyasa ve rekabet ortamında verimliliği artırarak makroekonomik dengeleri gözeten ve yapısal reformlarla desteklenen bir yaklaşım izlediklerini anlatan Yılmaz, 14 Mayıs’ta yapılan seçimlerde siyasi belirsizliklerin ortadan kalktığını; siyasi güven ve istikrarın pekiştiğini vurguladı.

Siyasi güven ve istikrarın olmadığı bir ortamda ekonomik istikrarın da refahın da olmayacağının altını çizen Yılmaz, “Mayıstaki seçimlerle birlikte Türkiye, ekonomik istikrarı sağlam zemine dayalı şekilde devam ettirecektir. Bu seçimlerle birlikte bugün 22’nci bütçemizi Meclise arz etme imkanı bulduk. Bu da bizim için bir onurdur. Kesintisiz bir şekilde 22 bütçeyi Meclise sunma yetkisini bize veren aziz milletimize şükranlarımızı sunuyoruz” ifadelerini kullandı.

“Ağustos’tan itibaren enflasyonda bir ivme kaybı olduğunu görüyoruz”

Güçlü bir koordinasyon ve katılımcılık ile hazırladıkları 12. Kalkınma Planı, Orta Vadeli program (OVP), Yıllık Program ve bütçe ile politika belirsizliklerini de ortadan kaldırdıklarına dikkati çeken Yılmaz, öngörülebilirliğin güçlendiğini, Türkiye’nin 5 yıllık yol haritasının şekillendiğini belirtti. Yılmaz, şöyle devam etti:

“Son 6 aylık dönemde uluslararası sermaye girişi hızlanmış, rezervlerimiz güçlenmiş, kur oynaklığı azalmış ve finansman koşulları iyileşmiştir. Ekonomideki dengelenme Türk lirasını desteklerken, TL varlıklara artan ilgi, rezervlerdeki artış ve kurun istikrarlı seyri de enflasyonla mücadeleyi desteklemektedir. Ağustos ayından itibaren aylık enflasyon sürekli güçlenen bir düşüş trendine girmiştir. Aylık bazda enflasyonda bir ivme kaybı olduğunu görüyoruz. Mevsimsel koşullar aleyhimizde olduğu halde, jeopolitik birtakım beklenmedik riskler ortaya çıktığı halde enflasyonda ivme kaybının devam ettiğini görüyoruz. Enflasyon, 2024 yılı hedeflerimizle uyumlu bir patikaya doğru evrilmiş, enflasyondaki ivme kaybı çok net bir şekilde görülmüştür. Yıllık bazda ise 2024’ün ikinci yarısında belirgin bir düşüş bekliyoruz. Yaz aylarında hesaplara girmiş olan yüksek enflasyon dönemi, gelecek yılık ortalarında hesabımızdan çıkmış olacak.”

“Yaklaşık 700 milyar lira civarında bir gerileme söz konusu”

Yılmaz, Merkez Bankası brüt rezervlerinin mayıs sonu itibarıyla yaklaşık 98,5 milyar seviyesinden 15 Aralık itibarıyla yaklaşık 142,5 milyar dolar seviyesine yükseldiğini kaydetti.

KKM hesaplarının Ağustos ayı ortası itibarıyla rekor seviyesi olan yaklaşık 3 trilyon 408 milyar lira seviyesinden 15 Aralık 2023 itibarıyla 2 trilyon 682 milyar lira seviyesine gerilediğini aktaran Yılmaz, “Yaklaşık 700 milyar lira civarında bir gerileme söz konusudur. KKM başından itibaren geçici bir mekanizma olarak kurgulanmıştır. Belli bir tarih perspektifiyle yapılan bir yasal düzenlemeyle bu mekanizma başladı, bulunduğu dönemde görevini icra etti ve şimdi bu mekanizmadan finansal piyasalarımızda bir istikrarsızlığa yol açmadan aşamalı, sağlıklı bir şekilde çıkış sürecini devam ettiriyoruz. 2024 yılı boyunca da bu çıkış süreci aşamalı bir şekilde devam edecektir.” diye konuştu.

Cevdet Yılmaz, TL kur oynaklığı verisinin gelişmekte olan ülkelerin kur oynaklığı ortalama değerinin altında hareket ettiğini, kurdaki oynaklığın çok ciddi anlamda azaldığını söyledi.

Uyguladıkları politikaların etkisinin aynı zamanda Türkiye’nin kredi risk primine de yansıdığını anlatan Yılmaz, “Ülkemizin 5 yıllık CDS primi son dönemde belirgin bir şekilde gerilemeye başlamış, bugün itibarıyla 285 baz puan seviyesine kadar düşmüştür. Mayıs ayında bu rakam 700 civarındaydı. Ülke risk priminde çok ciddi bir gerileme görüyoruz. Bunun anlamı; dünyadan finansman kullandığımızda daha düşük bir maliyetle daha fazla bir finansmanı kullanma imkanı elde etmiş oluyoruz” dedi.

Bütçe açığının olumlu bir çerçevede seyrettiğinin altını çizen Yılmaz, şunları kaydetti:

“Bazı arkadaşlarımız ‘niye yüzde 100 tutmadı?’ diye programları, planları eleştiriyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde küsuratına kadar noktalı virgüllü bir şey tutmaz. Bir tahmin yapıyorsunuz sonuçta. Önemli olan mertebedir. Mertebeye yakın, biraz üstünde, biraz altında bir gerçekleşme sağlıyorsanız bu tahminleriniz sağlıklı demektir. Biz de bu yönde gidiyoruz. Bütçe açığında olumlu yönde sürprizimiz var. Bu yıl için düşündüğümüz açık, öngördüğümüzden daha düşük gerçekleşecek gibi görünüyor. Büyüme ve gelir performansımız tahminlerimizden daha iyi gidiyor. 6,4 olarak tahmin ettiğimiz bütçe açığının, 5,5’ler seviyesinde gerçekleşme ihtimali var. Bu ay bütün kamunun ödemelerini de yapmaya çalışıyoruz. Kimin kamudan alacağı varsa; sağlıkta, ulaştırmada, DSİ, eğitim projelerinde bütün kamudaki alacakları ödemek kaydıyla bunu başarıyoruz. Mayıs sonrası yakaladığımız siyasi istikrar ortamı ve izlediğimiz politikalarla bütçemizde de depreme, EYT gibi politika tedbirlerine rağmen gayet iyi bir performans gösteriyoruz. Deprem etkilerini çıkardığınızda yüzde 3’ün altında, Maastricht kriterlerinin altında bir bütçe açığıyla karşı karşıyayız. Dünyanın, bölgemizin bu şartlarında Avrupa Birliği ortalamalarından da birçok ülkenin durumundan da daha iyi.”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, yatırım ve ihracatı desteklemek için finansman maliyetinin düşürülmesinin, ekonominin dezenflasyonist ve büyüyebilen bir patikada olmasını sağlayacağını belirtti. Yılmaz, “Amacımız ihracat ve yatırım ağırlıklı, üretim, istihdam getiren bir büyümeyle dezenflasyonist süreci eş zamanlı bir şekilde yönetmektedir” diye konuştu.