TÜFE artışı kasım ayında yüzde 2.24 geldi. Bu kimi tahminlere göre yüksek bir oran. Benim yüzde 2.50-2.60 arasında beklediğim düzeye göre ise düşük bir oran. Ama yine de ne daha düşük bekleyenler çok yanıldı, ne ben. Düşük dediğim tahminler de yüzde 2 civarındaydı. Dolayısıyla tam ortada bir gerçekleşme olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Önce gelin bir durum saptaması yapalım...

Kasım ayındaki yüzde 2.24’lük artışla birlikte ilk on bir aydaki artış yüzde 42.91’e ulaştı. Merkez Bankası’nın 8 Kasım’da açıkladığı 2024 yılı tahmini yüzde 44’tü. Dolayısıyla aralık ayındaki artışın yüzde 0.76 olması gerekir ki, yüzde 44’lük tahmin tutsun. Tutar mı, herhalde tutmaz!

Merkez Bankası tahminini yüzde 44 olarak açıkladığında gidişat zaten yüzde 46’nın üstünü gösteriyordu. Eğer aralıkta da yüzde 2.24 gibi bir oran gelirse zaten gerçekleşme yüzde 46.11 olacak.

Şu durumda Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in bir süre önce dile getirdiği yüzde 44-45’lik beklenti de aşılacak.

Yıllık oranın kasım sonu itibarıyla yüzde 47.09 olduğunu da belirteyim.

Merkez Bankası ne yapar?

Şimdi kasım ayı gerçekleşmesinden sonra Merkez Bankası 26 Aralık’taki PPK toplantısında ne yapar; faiz indirimine gider mi, yoksa bu toplantıda da yüzde 50’yi sabit mi bırakır; tüm tartışma bu konuda yoğunlaşacak.

Bu konuda daha somut bir görüş belirtebilmek için aslında TÜİK tarafından bugün açıklanacak olan mevsimsellikten arındırılmış oranı görmek gerekiyor. Arındırılmış oran, manşet orandan düşük mü gelecek, yoksa yüksek mi?

Eğer mevsimsellikten arındırılmış oran yüzde 2.24’lük manşet orandan yüksek gelirse herhalde 26 Aralık’ta bir faiz indirimine gidilme olasılığı hiç kalmaz.

Yok eğer arındırılmış oran yüzde 2’nin altında kalır, hele hele yüzde 1.50 dolayına doğru inerse o zaman bir faiz indirimi olasılığı artar.

Ama unutmayalım; Merkez Bankası enflasyonu son çeyrekte mevsimsellikten arındırılmış şekilde aylık bazda yüzde 1.5’in altında bekliyor ve bunun gerçekleşmesi halinde bir faiz indiriminin gündeme gelebileceğini ifade ediyordu. Gerçi o görüşün dile getirildiği dönemlerde Merkez Bankası’nın 2024 tahmini yüzde 38, 2025 tahmini yüzde 14 düzeyindeydi. Dolayısıyla aylık yüzde 1.5’in altındaki beklenti de çok gerilerde kaldı.

İnerse ne olur, inmezse ne olur?

Faizi indirmek ya da indirmemek; şu aşamada tüm mesele adeta bu!

Faizi indirmek kolay. Bir karara bakar. Ama ya sonuçları?

Bir kere her ne kadar aksi yönde görüşler dile getiriliyorsa da Merkez Bankası bir faiz indirimine başladı mı bunu çok olağanüstü gelişmeler olmadığı takdirde kesintisiz devam ettirmeli. Dolayısıyla aralıkta faiz indirip sonra bir ay ya da birkaç ay indirime ara vermek çok olumsuz algılanır. Bu açıdan bakınca aralıkta aceleyle faiz indirmek, hadi yanlış demeyeyim de, pek doğru olmaz. Marttan beri yüzde 50 faiz uygulayan Türkiye, bir ay daha pekala bekleyebilir ve indirim için ocak ayını düşünebilir.

Kaldı ki faiz indirimi son dönemde niye böylesine gündeme geldi, biliyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemiyle oldu bütün bunlar. Erdoğan aylar önce yılın son çeyreğine işaret etmiş, geçtiğimiz haftalarda da faizin indirilmesiyle enflasyonun gerileyeceği görüşünü tekrarlamıştı.

Şimdi faiz indirimine gidilirse, bu kararın siyasi telkinle alındığı düşünülmeyecek mi?

Bütün bunları bir araya getirince faiz indirimi için aralık ayının pek de uygun olmadığı sonucuna varılabilir. Benim düşüncem o yönde.

Kaldı ki 26 Aralık’taki faiz indirimi kaç puan olacak? Herhalde kimsenin aklından 5 puan gibi bir indirim geçmiyordur. Peki sembolik bir faiz indirimi denilirken kastedilen kaç puan; 1 mi, 2 mi, 2.5 mi? Ya da bu düzeyde bir indirim ekonomide neye çare olacak; bir anda her şey yoluna girmeye mi başlayacak? Belki; ama ya tersi olursa. 2025 yılında faiz artırma alanımız olmadığına göre ne yapacağız?

Kaynak: ekonomim.com