Türkiye’de, yenilenebilir enerji kaynağı olan biyoyakıt kullanımının orta vadede 4-5 kat büyüme potansiyeli olduğu belirtildi.

Küresel iklim değişikliğine etkisi nedeniyle fosil yakıtlara alternatif olarak tercih edilen biyoyakıtlar, çeşitli organik malzemelerden üretiliyor. Atık bitkisel yağlar, yağlı tohum bitkilerinden elde edilen ham yağlar ve hayvansal yağların kimyasal reaksiyonu sonucunda elde edilen bu yakıtlar, sürdürülebilir bir enerji kaynağı olarak gösteriliyor.

Biyoyakıtlar, üretim ve kullanımının fosil yakıtlara kıyasla düşük karbon salınımına neden olması açısında iklim değişikliğiyle mücadelede, yerel olarak üretilebilir ve kullanılabilir olması açısından da enerji bağımsızlığında öne çıkıyor.

“Üretimde pandemi önce rakamları tekrar yakaladık”

Biyoyakıt Sanayi Derneği Başkanı Selçuk Borovalı, AA muhabirine, biyoyakıtların yaklaşık 50 yıl önce “Atmosfere salınan fosil kaynaklı karbon emisyonunu nasıl azaltabiliriz?” sorusuna cevap olarak ortaya çıktığını belirtti.

Kara yolu ulaşımında biyoyakıt kullanımıyla başlayan süreçte biyoyakıtların deniz ve hava yoluna da uzadığını ifade eden Borovalı, ülkelerin belirlediği standartlara göre motorinle biyodizelin, benzinle de biyoetanolün harmanlandığını anlattı.

Borovalı, dünyada biyoyakıtların dolu dizgin bir gelişim yaşadığını kaydederek, “Fosil yakıtlar yerin altında milyonlarca yıl önce depolanmış karbon içeren maddeler. Bunları biz kullandığımız zaman yerin altından yaşadığımız ekosisteme, atmosfere bu karbonu çıkarmış oluyoruz. Fakat biyoyakıt kullandığımız zaman bulunduğumuz ekosistemdeki karbonu yani biyojenik karbonu kullanıyoruz. Bir fosil yakıtı yaktığımız zaman ortaya çıkan karbondioksitin neredeyse sadece yüzde 10’u kadar bir biyoyakıt kaynaklı karbondioksit emisyonu oluyor.” diye konuştu.

Pandemi döneminde tüketimler düştüğü için yakıt üretiminin de düştüğünü ancak pandemi öncesi miktarların tekrar yakalandığını dile getiren Borovalı, “Yaklaşık 30 milyon ton yakıt tüketilen ülkemizde bunun yaklaşık 24-25 milyon tonu motorin, 5-6 milyon tonu benzin diyebiliriz. 2023 yılında 200-250 bin ton civarında bir biyoyakıt üretimi ve tüketimi yapıldı.” dedi.

Borovalı, Türkiye’nin bu sektörde ham madde tabanında büyümesi için çok fazla fırsatı bulunduğunu aktararak, tarım yapılabilecek boş alanların bu alanda değerlendirilebileceğini, ayrıca Avrupa’da kişi başına yaklaşık 2,2 kilogram, Türkiye’de ise 440 gram olan kişi başına yıllık kullanılmış atık yağ toplama miktarının artırılabileceğini belirtti.

AB’nin “sınırda karbon vergisi” hazırlığı

Selçuk Borovalı, ülkelerin kendi kaynakları ve imkanlarına göre biyoyakıt sanayisini şekillendirdiğini dile getirerek, şöyle konuştu:

“Devletler belirli oranlarda harmanlama yükümlülükleri getirdiler. Ülkemizde de bu harmanlama yükümlülüğü biyoetanolde benzine yüzde 2, biyodizelde motorine binde 5 olarak başladı. Deniz yolları ve hava yollarındaki nakliye şirketleri ya da firmalar, biyoyakıt kullanmayı talep eder duruma geldiler. Yıllar içinde ülkelerin zorlayıcı regülasyonlardan ziyade teşvik edici ve pazarı oluşturucu regülasyonlara doğru da bir seyir başladı. Ülkemizde şu anda kara yollarındaki tüketilen yakıtlara karıştırılacak biyoyakıtlar için zorlayıcı harmanlama oranları belirlenmiş durumda. Denizcilik ve havacılık için sadece mevzuatı tamamlayacak, uygulamayı yapılabilir kılacak düzenlemelere ihtiyaç var. Geldiğimiz noktada biyoyakıt sanayinin önünü açabilecek ‘sınırda karbon vergisi’ konusu var. AB sınırlarını karbon ölçümleriyle korumaya başlayacak. Bunun için de biyoyakıta ihtiyacımız var. Bununla ilgili bir kamuoyunun oluşmasına, atıkların ne kadar önemli olduğunun bilincine varmaya, ülkemizdeki ham maddelerin değerini bilmeye ihtiyaç var. Türkiye’deki üretimin artması, mevzuatın da regülasyonların da buna imkan vermesiyle oluşacak.”

Harmanlama oranında yapılacak artış yönündeki düzenlemeler, hava ve deniz yolu için harmanlamanın başlaması ve farkındalıkla biyoyakıt üretim ve tüketiminin hızla artabileceğinin altını çizen Borovalı, “Türkiye çok güçlü ekonomiye sahip bir ülkeyken yıllık 200 – 250 bin tonluk bir biyoyakıt pazarı ekonomimize pek yakışmıyor. Bunun 4-5 senelik bir zamanda 1 milyon tona kadar büyüyebileceğini düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.