Gündem

Bir Milletin Destanı : Çanakkale

Çanakkale Zaferi'nin üzerinden 110 yıl geçti.

Tarih sahnesinde bazı savaşlar vardır ki, yalnızca askeri bir başarıdan ibaret değildir. Onlar, milletlerin kaderini belirleyen, tarihin akışını değiştiren ve ruhları yeniden dirilten büyük kırılma noktalarıdır. İşte Çanakkale Zaferi de böyle bir dönüm noktasıdır. 18 Mart 1915’te deniz savaşlarıyla başlayıp, kara muharebeleriyle devam eden ve nihayetinde Osmanlı ordusunun destansı savunmasıyla sonuçlanan Çanakkale Savaşı, yalnızca bir toprak parçasını savunma mücadelesi değil, aynı zamanda bir milletin var olma savaşının en çarpıcı örneklerinden biridir.

Çanakkale: Umudun ve Direnişin Sembolü

Birinci Dünya Savaşı’nın en kanlı cephelerinden biri olan Çanakkale, Osmanlı Devleti’nin yorgun ama inançlı ordusunun, dünyanın en büyük donanmalarına ve en güçlü ordularına karşı verdiği bir direnişin simgesidir. İngiltere ve Fransa öncülüğündeki İtilaf Devletleri, Osmanlı’nın başkenti İstanbul’a ulaşmak, Rusya’ya yardım götürmek ve savaşın seyrini değiştirmek amacıyla Çanakkale Boğazı’na saldırdığında, karşılarında sadece silahlarıyla değil, inançlarıyla da savaşan Mehmetçikleri buldular.

Türk askeri, vatan sevgisinin, fedakârlığın ve cesaretin ne anlama geldiğini tüm dünyaya gösterdi. "Çanakkale geçilmez!" sözü işte bu direnişin ve inancın en güçlü ifadesi olarak tarihe kazındı.

Bir Neslin Fedakârlığı ve Kahramanlık Destanı

Çanakkale’de savaşan askerlerin çoğu, lise çağındaki gençlerden, tarlasında çalışan köylülerden, devletin en parlak zihinlerinden oluşuyordu. İstanbul’un, Anadolu’nun ve Rumeli’nin dört bir yanından gelen bu vatan evlatları, vatan uğruna gözlerini kırpmadan canlarını feda ettiler. Çanakkale’de şehit düşenler arasında İstanbul’un en seçkin okullarından öğrenciler de vardı. Öyle ki, 1915 ve 1916 yıllarında birçok lise mezun veremedi, çünkü öğrencileri bu savaşta şehit düşmüştü.

Mustafa Kemal Atatürk’ün tarih sahnesine çıkışı da Çanakkale Savaşı ile olmuştur. 19. Tümen Komutanı olarak savaşta üstün bir liderlik sergileyen Mustafa Kemal, özellikle Conkbayırı ve Anafartalar’da gösterdiği kahramanca savunma ile savaşın kaderini değiştirmiştir. Onun "Size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!" sözü, Türk askerinin azmini ve fedakârlığını simgeler.

Çanakkale Zaferinin Anlamı ve Önemi

Çanakkale Zaferi, sadece askeri bir başarı değil, aynı zamanda Türk milletinin birlik ve beraberlik ruhunu perçinleyen bir olaydır. Bu zafer, esaretin ve teslimiyetin asla kabul edilmeyeceğini tüm dünyaya göstermiştir.

  • Bağımsızlık Ruhu: Çanakkale, Türk milletinin bağımsızlık uğruna neleri göze alabileceğini kanıtlamış ve bu ruh, Kurtuluş Savaşı’nın temelini oluşturmuştur.
  • Tarihî Dönüm Noktası: Osmanlı Devleti, Çanakkale’de kazandığı zaferle savaşın seyrini değiştirmiş, İtilaf Devletleri’nin planlarını bozmuş ve savaşın uzamasına sebep olmuştur.
  • Milli Birlik ve Beraberlik: Türk milleti, Çanakkale'de aynı amaç uğruna omuz omuza savaşmış, ortak bir kaderi paylaşmıştır.
  • Atatürk’ün Yıldızının Parlaması: Çanakkale, Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri dehasının ve liderlik yeteneğinin en net şekilde ortaya çıktığı savaşlardan biri olmuştur.

Çanakkale Ruhu Yaşıyor

Bugün Çanakkale’yi hatırlamak ve anlamak, sadece geçmişte yaşanan bir savaşı anmak değildir. Çanakkale, vatan sevgisinin, fedakârlığın ve bağımsızlık ruhunun simgesidir. Bu zafer, milletimizin özgürlüğü için ne bedeller ödediğini bizlere hatırlatır. Her 18 Mart’ta şehitlerimizi minnet ve rahmetle anarken, onların bizlere bıraktığı mirasa sahip çıkmalı ve Çanakkale ruhunu yaşatmalıyız.

Çünkü Çanakkale, yalnızca bir coğrafi bölgenin adı değil, milletimizin yüreğinde sonsuza dek yanacak bir bağımsızlık ateşidir.

Çanakkale Zaferi'nin 110. yılı kutlu olsun!

Çanakkale geçilmez!