Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti için hem bir ölüm kalım mücadelesi hem de son demlerinde gösterdiği son askerî maharetlerin sahnesidir. Bu mücadelelerin içinde, Kut’ül-Amare Zaferi, yalnızca taktik bir başarı değil, aynı zamanda moral, strateji ve komuta kabiliyetinin zirveye ulaştığı bir hadisedir. 29 Nisan 1916’da elde edilen bu zafer, Osmanlı askerî tarihine altın harflerle yazılmıştır.

Irak Cephesi ve İngiliz İlerleyişi

1914’te savaşın patlak vermesiyle birlikte İngiltere, Basra Körfezi’nden başlayarak Mezopotamya’ya (bugünkü Irak) doğru ilerlemeye başladı. Hedef, hem stratejik öneme sahip Bağdat’ı ele geçirmek hem de Osmanlı topraklarında yerel halkı ayaklandırarak cepheyi parçalamaktı. Bu bağlamda General Charles Townshend komutasındaki İngiliz 6. Tümeni, 1915 yılı sonlarında Kut kasabasına kadar ilerledi.

Ancak İngilizler, Osmanlı'nın mukavemetini hafife almışlardı. Osmanlı ordusu, başta Alman asıllı General von der Goltz Paşa'nın genel stratejisi ve Halil (Kut) Paşa'nın sahadaki komutasıyla bu ilerleyişi durdurmayı başardı.

Kuşatma ve Teslimiyet

Osmanlı birlikleri, 7 Aralık 1915’te Kut kasabasını kuşattı. İngilizler içeride sıkışmıştı. Tam 147 gün sürecek bir kuşatma başlamıştı. İngilizler, havadan ikmal ve dışarıdan kurtarma kuvvetleriyle durumu tersine çevirmeye çalıştı; ancak tüm çabalar sonuçsuz kaldı. Dicle Nehri boyunca gönderilen takviye birlikleri Osmanlı tarafından geri püskürtüldü. Sonunda erzak ve moral tükenmişti.

29 Nisan 1916’da General Townshend, yaklaşık 13 bin askerle birlikte Osmanlı kuvvetlerine teslim oldu. Bu, İngiliz askerî tarihinin en büyük bozgunlarından biri olarak kayda geçti. Savaş esirleri arasında Hindistan’dan getirilen sömürge askerleri de vardı ve bu durum, Britanya İmparatorluğu’nun itibarını derinden sarstı.

Zaferin Komutanı: Halil Paşa

Bu büyük zaferin mimarı Halil Paşa, daha sonra “Kut” soyadını alarak bu başarısını adeta bir nişane gibi taşıdı. Halil Paşa, zaferden sonra orduya gönderdiği meşhur bildirisinde, “Kut’ta bir İngiliz ordusunu esir ettim” diyerek zaferin büyüklüğünü tarihe kaydetmiştir.

Tarihsel Anlamı

Kut’ül-Amare Zaferi, Çanakkale ile birlikte Osmanlı'nın I. Dünya Savaşı’ndaki en parlak zaferlerinden biridir. Sadece askerî anlamda değil, aynı zamanda psikolojik, diplomatik ve toplumsal etkileriyle de derin izler bırakmıştır. İngilizler, bu hezimeti uzun yıllar anmaktan kaçınmış, hatta resmi tarihlerinde bu savaşı göz ardı etmişlerdir.

Zaferin ardından Osmanlı kamuoyunda moral yükselmiş, “İngilizler de yenilebilir” algısı kuvvetlenmiştir. Ancak tarih, acımasızdır. Bu zafer, Osmanlı’nın çöküşünü durdurmaya yetmemiş; imparatorluk, birkaç yıl sonra tarihe karışmıştır. Buna rağmen Kut’ül-Amare, bir milletin onurunu ve direncini simgeleyen bir hatıra olarak tarih sayfalarındaki yerini almıştır.