2024 yılı altın fiyatları açısından tarihi bir yıl oldu. Altın vadeli işlemleri yıl boyunca 27% yükselişle 2010’dan bu yana en büyük yıllık yükselişi kaydetti.
2025’te ise bu ivme devam ediyor; yılbaşından bu yana yaklaşık 12% fazla değer kazanan ons altın, 2.940 dolar seviyesini aşarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.
Altındaki bu agresif yükseliş, küresel ekonomik belirsizlikler, jeopolitik riskler ve ABD’nin ticaret politikalarının getirdiği belirsizliklerle destekleniyor.
Trump’ın politikaları altının yükselişinde etkili oldu
Trump’ın ikinci başkanlık dönemiyle birlikte altın fiyatları üzerindeki en büyük etkilerden biri yeni gümrük tarifeleri oldu.
Trump yönetimi, Meksika ve Kanada’dan ithal edilen mallara 25%, Çin’den gelen ürünlere ise 10% ek gümrük vergisi uygulamaya başladı. Bu tarifeler küresel ticarette yeni gerilimleri tetikleyerek ekonomik belirsizliği artırdı ve yatırımcıları güvenli liman varlıklarına yönlendirdi. Geleneksel olarak enflasyona karşı koruma aracı olarak görülen altın, bu süreçte büyük bir talep gördü.
Bu politikaların doğrudan sonuçlarından biri, ticaret savaşlarının tetiklediği enflasyon riskinin artması. Artan tarifeler, ithal edilen malların fiyatlarını yükselterek genel fiyat seviyelerini yukarı çeker.
Enflasyon beklentileri yükseldiğinde yatırımcılar genellikle altına yönelir. Çünkü altın, satın alma gücünü koruyabilen ve uzun vadeli bir değer saklama aracı olarak kabul edilen bir varlıktır.
Öte yandan güncel görünüm, altının yükselişini engeller nitelikte değerlendirilebilir. Son açıklanan ABD enflasyon verisinin yüksek gelmesi, Fed’in faiz politikası üzerinde de önemli bir baskı oluşturdu.
Önceden yıl ortasında bir faiz indirimi beklentisi hakimken mevcut enflasyonist baskılar nedeniyle piyasalarda Fed’in en erken Aralık ayına kadar faizleri sabit tutacağı yönünde güçlü bir konsensüs oluşmuş durumda.
Fed’in faiz indirimi beklentilerini ötelemesi, tahvil getirilerinin yüksek kalmasına neden olurken, bu da genellikle faiz getirisi olmayan altın için olumsuz bir gelişme olarak görülüyor.
Faiz indirim beklentisinin ötelenmesi kısa vadede altın fiyatları üzerinde bir baskı yaratabilse de enflasyonun uzun süre yüksek seyretmesi durumunda yatırımcılar uzun vadede altını güvenli liman olarak görmeye devam edebilir.
Jeopolitik riskler devam ediyor
Sadece ticaret savaşları değil, aynı zamanda küresel jeopolitik gelişmeler de altın fiyatlarını yukarı iten bir başka önemli faktör oldu.
Ortadoğu’da artan gerilimler, özellikle İsrail-Filistin çatışması ve ABD’nin Gazze’yi uzun vadeli olarak kontrol etme niyeti, Suudi Arabistan başta olmak üzere birçok ülkenin sert tepkisine neden oldu.
Ayrıca Trump’ın İran ile yeni bir nükleer anlaşma yapma isteği ve Ukrayna’daki savaşın devam etmesi, küresel belirsizliği artırıyor.
Bu tür jeopolitik riskler yatırımcıları güvenli liman varlıklarına yönlendirirken, altının bu bağlamda en çok tercih edilen varlıklardan biri olduğu biliniyor. Dolayısıyla yatırımcılar, piyasalarda artan kırılganlıklar karşısında portföylerini korumak için altın tutmaya yöneliyor.
Altın madenciliği hisselerinde yükseliş
Altındaki yükselişten en çok faydalananlar sadece altın yatırımcıları değil, aynı zamanda altın madenciliği şirketleri de büyük kazançlar elde etti.
Yılbaşından bu yana Harmony Gold (HMY) 40%’ın üzerinde yükselirken AngloGold Ashanti (AU) ve Gold Fields (GFI) sırasıyla 36,6% ve 37,8% değer kazandı. Bunun yanında, Kinross Gold (KGC) 15,5%, Agnico Eagle (AEM) 23% ve Alamos Gold (AGI) 19,8% yükseldi.
Bu yükselişler, yatırımcıların fiziksel altına ek olarak altın üreticilerine de olan ilgisinin arttığını gösteriyor.
Altın madenciliği şirketleri için altın fiyatlarındaki yükseliş büyük bir avantaj sağlıyor. Çünkü bu şirketler için üretim maliyetleri genellikle sabit kalırken, altın fiyatlarındaki artış doğrudan kâr marjlarını genişletiyor.
Mevcut piyasa dinamikleri göz önüne alındığında, altın madenciliği hisselerinin önümüzdeki süreçte de güçlü kalması beklenebilir.
İngiltere Merkez Bankası’nın altın işlemleri dikkat çekiyor
Altındaki büyük hareketlilik sadece madencilik şirketlerini değil, aynı zamanda küresel altın piyasalarını da etkiliyor.
İngiltere Merkez Bankası’nda tutulan altınlar son dönemde piyasa fiyatlarının altında işlem görüyor. Kaynaklara göre, Londra’daki altın fiyatları, New York piyasasına kıyasla ons başına 5 dolar daha düşük bir seviyede işlem görmekte.
Normalde, merkez bankaları ve büyük yatırımcılar arasındaki altın işlemlerinde bu tür farklar birkaç cent civarında olurken mevcut durumda oluşan fiyat farkı dikkat çekici.
Bu fiyat ayrışmasının nedenlerinden biri, ABD’ye büyük miktarda altın sevkiyatı yapılması. Trump yönetiminin yeni tarifeler uygulayabileceği endişesiyle birçok yatırımcı, Londra’dan New York’a altın taşımaya başladı.
JPMorgan ve HSBC gibi büyük bankaların, altın arbitrajından faydalanmak için Londra’daki rezervlerinden milyarlarca dolarlık altını ABD’ye taşıdığı belirtiliyor. Bu durum, Londra’da altın arzını düşürerek fiyatları aşağı çekiyor ve aynı zamanda New York’ta altın fiyatlarının daha yüksek seviyelerde seyretmesine yol açıyor.
Merkez Bankaları altın alımlarını sürdürüyor
Altındaki yükselişin bir diğer önemli sebebi de küresel merkez bankalarının büyük ölçekli altın alımları. 2024 yılında merkez bankaları toplamda 1.045 ton altın satın aldı. Bu, son üç yıl içinde yıllık bazda 1.000 tonun üzerinde alım yapılan üst üste üçüncü yıl oldu.
Özellikle Polonya Merkez Bankası, 2024 yılında rezervlerine 90 ton altın ekleyerek en büyük net alıcı oldu. Altın alımlarıyla öne çıkan TCMB 75 ton, Hindistan Merkez Bankası ise 77 ton altın aldı.
Bu trendin 2025’te de devam etmesi bekleniyor. Son yayımlanan Dünya Altın Konseyi raporuna göre, merkez bankalarının altın alımları altın fiyatlarını destekleyen en güçlü yapısal faktörlerden biri olmaya devam edecek.
Özellikle gelişmekte olan ülkeler, ABD doları karşısında rezerv çeşitlendirme stratejileri kapsamında altın varlıklarını artırmaya devam ediyor.
Büyük yatırım bankaları, altın fiyatlarının önümüzdeki dönemde daha da yükselebileceği konusunda hemfikir.
Citigroup, ticaret savaşlarının şiddetlenmesi durumunda altının önümüzdeki 6-12 ay içinde 3.000 dolar seviyesine ulaşmasını bekliyor.
UBS, merkez bankalarının devam eden alımları nedeniyle altının 12 ay içinde 3.000 dolara ulaşacağını öngörüyor.
JPMorgan ABD’de ticaret politikalarının daha agresif hale gelmesi ve ekonomik büyüme risklerinin artması durumunda altının 2025 sonuna kadar 3.100 ile 3.200 dolar aralığına yükselebileceğini belirtiyor.
Goldman Sachs ise ABD’nin borç sorunlarının ve ticaret tarifelerinin altın fiyatlarını yukarı yönlü destekleyen en büyük faktörler olduğunu vurguluyor. Bankaya göre, hem merkez bankalarının alımları hem de yatırımcı ilgisinin artışı altın fiyatlarını destekleyen unsurlar olmaya devam edecek. Goldman Sachs ise 2026’nın ikinci çeyreğine kadar altın fiyatlarının 3.000 dolar seviyesini aşmasını bekliyor.
Bu beklentiler, ons altının yıl sonunda 3% ile sınırlı bir yükseliş potansiyeli olduğuna işaret ediyor. Öte yandan altının gümüşe kıyasla pahalı olup olmadığını ölçen altın-gümüş oranının 90 seviyelerini aşarak ortalamaların üst bandına yaklaşması da altın fiyatlarının artık makul olmadığı sinyalini veriyor.
Yılbaşından bu yana en çok kazandıran 5 altın fonu:
- NAU – Neo Portföy Altın Fonu
- AFO – Ak Portföy Altın Fonu
- KZL – Kuveyt Türk Portföy Altın Katılım Fonu
- HBF – HSBC Portföy Altın Fonu
- HAM – Hedef Portföy Altın Katılım Fonu