Yıla yine gayet güzel hedeflerle girildi. 2024- 2026 dönemi orta vadeli programına göre bu yılın enflasyonu yüzde 33 olacaktı. Program yapılırken 2023’ün gerçekleşmesi henüz belli değildi ve beklenen oran yüzde 65’ti. 65’ten 33’e inilecek, enflasyonun beli kırılmaya hazır hale getirilecekti. 2025’te yüzde 15.2’lik, 2026’da ise yüzde 8.5’lik gerçekleşmeyle enflasyonun beli tamamen kırılmış olacaktı.
Hem program dediğin neydi ki, kağıt üstünde daha âlâsı bile yapılabilir, yazılabilirdi.
OVP bir kenarda dursun, Merkez Bankası bu yılın enflasyonunu önce yüzde 36 olarak tahmin etti, sonra bu tahmin yüzde 38’e çıkarıldı. Merkez Bankası’nın bu yıla ilişkin geçmiş yıllarda yaptığı tahminler de var da artık o kadar geri gitmeyelim.
Şu an eldeki tahmin yüzde 38. Merkez Bankası tahmininde alt ve üst sınırları da yüzde 34 ve 42 olarak çizmiş durumda.
Hiçbir anlamı kalmadı
TÜFE yılın ilk altı ayında yaklaşık yüzde 25 arttı. Daha önce de birkaç kez değindiğim gibi, yılın yüzde 38’de kapatılabilmesi için ikinci yarıdaki aylık artışların ortalama yüzde 1.7’de kalması gerekiyor.
Bunun zorluğu ortadaydı. Ama artık son dönemdeki gelişmelerden sonra bir zorluktan değil, olanaksız hale gelme durumundan söz etmek durumundayız.
Klasik söylemle, yağmur gibi…
Hadi o klasik hale gelen söylemle ifade edeyim; temmuz ayına yağmur gibi gelen zamlarla başlandı.
Merkez Bankası da zaten bu durumu “yönetilen-yönlendirilen” fiyat artışları olarak niteliyor. Yani Merkez Bankası adeta “Bu zamlardan kaynaklanacak enflasyona karşı para politikası araçlarıyla benim yapabileceğim bir şey yok” diyor.
Temmuzla birlikte ÖTV artırıldı, otomatik zamlar geldi.
Yetmedi, elektriğe yüzde 38 zam yapıldı.
38 pek sevilmiş olmalı ki ağustos ayıyla birlikte bu kez doğalgaza aynı oranda zam geldi.
Akaryakıt, elektrik ve doğalgaz zamları hem doğrudan etkileri, hem de suya atılan taş misali dalga dalga yayılacak dolaylı etkileri yönüyle kuşkusuz çok önemli.
Hizmetler sektöründe bu zamlardan etkilenilerek yapılacak haklı zamlar dışında, bu zamlar fazlasıyla yansıtılarak yapılacak arsızca zamlar olacağını da unutmayalım.
Dolayısıyla Merkez Bankası’nın yüzde 38’lik enflasyon tahmininin artık hiç mi hiç önemi kalmadı.
Zaten bir süredir ekonomi yönetiminden de “Ne olacak yani, 38 değil de yüzde 42’lik üst sınır civarında bir gerçekleşme olur, çok da önemli değil” anlamına gelecek açıklamalar duyuyoruz.
Yüzde 38 çoktan kağıt üstünde kaldı. Kamuoyundaki genel beklenti yüzde 45 dolayında oluşuyor.
Yüzde 45-50 arası makul sayılabilecek bir oran gibi görünüyor; yüzde 45’in altındaki her oran ise başarı sayılmalı.
Başarı dedimse neye göre başarı; tabii ki daha önceki dönemlerin yüksek oranlarına göre. Yoksa yüzde 45 dolayındaki bir enflasyon bizi yine dünyanın en yüksek enflasyonlu ülkeleri arasında tutacak demektir.
Temmuz ve ağustos oranları ne olur?
Temmuz ayındaki enflasyonu etkileyecek başlıca zamları ve bunlardan kaynaklanacak artışı bu köşede 4 Temmuz’da yazmıştım.
ÖTV zamları, elektrik zammı, kirada yüzde 25 sınırlamasının kaldırılması, Ankara ve İstanbul gibi büyükşehirlerde ulaşım hizmetlerine yapılan zamlar gibi etkenlerin temmuz enflasyonuna 2 puan kadar etki edeceği ortada.
Ekstra enflasyon doğuracak zamlar olmasa bile aylık yüzde 1.5 dolayında katılaşmış bir enflasyon var. Dolayısıyla temmuz ayındaki enflasyonun en iyimser yaklaşımla yüzde 3 ile yüzde 3.5 arasında gelmesi beklenir.
Bu gerçeğe bir süre önce Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay da dikkat çekti zaten. Akçay, temmuz enflasyonunun bir miktar yüksek gelebileceğini söyledi.
İTO’nun yüzde 4.21’lik temmuz ayı oranı da zaten önemli bir öncü gösterge.
Ağustosa da 38’le başlandı!
Herhalde var bir kerameti, dünden geçerli olmak üzere doğalgaza yapılan zammın oranı da yüzde 38 oldu. “Enflasyon tahminimiz yüzde 38, o yüzden başlıca zamları da bu oranda yapalım” diye mi düşünüyorlar, bilinmez.
Doğalgazın TÜFE’deki ağırlığı yılbaşında yüzde 2.57 idi. Ancak bu ağırlık, ilk altı ayda TÜFE yüzde 24.77 artarken, doğalgaz fiyatının yüzde 34.93 artmış görünmesinden dolayı yüzde 2.78’e çıktı. “Doğalgaza bu yıl daha önce zam gelmedi ki” diye itiraz edilecektir, biliyorum; ben de zaten “Zam geldi” demiyorum. İlk yedi ayda doğalgaza zam gelmedi ama hani geçen yıl mayısta sıfır fiyat uygulamasına gidilmişti ya, işte orada başlayan yanlış hesaplama yönteminden dolayı bu yıl doğalgaza altı ayda yüzde 34.93 zam gelmiş gibi bir durum yaşandı. Bu da doğalgazın ağırlığının artması sonucunu doğurdu. Temmuzda biraz daha farklılık gösterecek ağırlığın ne olduğunu bilmiyor ve onu göz ardı ediyorum.
Sonuçta yüzde 2.78’lik ağırlık dikkate alınarak yüzde 38’lik zammın ağustos enflasyonuna ne kadar etki edeceği hesaplandığında 1.06 puanlık bir oran buluyoruz.
Dolayısıyla ağustos enflasyonunun 1.06 puanlık kısmı da şimdiden cepte! Bu ay daha başka ne gibi zamlar görürüz bilinmez ama en az 1 puan kadar da başka kalemlerden gelse ağustos enflasyonu da en az yüzde 2.00-2.50 arasında oluşacak.
Temmuz 3, ağustos 2 olsa…
Temmuz ve ağustos için olabilecek en düşük oranların gerçekleştiğini varsayalım; yani temmuz 3, ağustos 2…
Bu durumda yıllık enflasyon temmuz sonunda yüzde 61’e, ağustos sonunda yüzde 51’e düşecek. Haziran sonundaki düzeye göre iki ayda tam 20 puan düşüş!
Ama yıllık oranın düşmesi tabii ki fiyatların gerilediği anlamına gelmeyecek. İlk altı ayda yüzde 25 olan artış, yedinci ay sonunda yüzde 28.5’e, sekizinci ay sonunda ise yüzde 31’e ulaşacak.
Ne var ki, aylık artışlar ve dönemsel oranlar görmezden gelinmeye çalışılacak ve yıllık orandaki düşüş ön plana getirilecek.
- Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.