Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek şimdiye kadar kaç kez söyledi, hatırlamıyorum bile…
“Sayın Cumhurbaşkanımızın uyguladığımız politikaya desteği tamdır. Kendilerine şükranlarımızı sunuyoruz.”
Birebir böyle değilse de bu anlama gelecek açıklamaları Şimşek’ten duyduk…
Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonomi politikasına destek veriyormuş!
Aksi söz konusu olabilir miydi ki?
Her konuda son sözü söyleyen Erdoğan’ın onay vermediği bir program uygulanabilir miydi?
Zaten son imzayı Erdoğan atıyor da, kendisinin kerhen razı olacağı önemli bir karar alınabilir, önemli bir atama yapılabilir miydi?
Dolayısıyla örneğin faizin ne olacağına da, faiz kararını kimlerin uygulayacağına da; hangi vergilerin nasıl değiştirileceğine de karar veren Erdoğan’ın bu politikaya destek vermemesi zaten söz konusu olamazdı ki…
Durum böyleyken Maliye Bakanı Mehmet Şimşek niye ikide bir Cumhurbaşkanının desteğinin tam olduğundan söz ediyor, şükranlarını sunuyor?
Her destek açıklaması zihinlerde bir takım soruların oluşmasına “Acaba” denilmesine yol açtı ve açmaya devam ediyor.
“Ortada fol yok yumurta yok, nereden çıkıyor bu destek sözleri?”
Akla şu geliyor tabii ki…
“Demek ki özellikle yabancı yatırımcılar Cumhurbaşkanının ekonomi yönetimine bakışının her an değişebileceği kaygısı yaşıyor, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de bu kaygıyı yok etmek için bu tür açıklamalara başvuruyor.”
Öyle ya ortada bir kaygı yoksa, niye böyle açıklamalar yapılır ki?
Diğer bakanlar, örneğin İçişleri Bakanı uyuşturucu çetelerine karşı yürütülen mücadele sırasında çıkıp niye zaman zaman “Cumhurbaşkanının tam desteği arkamızda” diye açıklama yapma gereği duymuyor? Ya da Dışişleri Bakanı çalışma alanıyla ilgili faaliyetleri yürütürken niye Cumhurbaşkanının desteğini dile getirmiyor?
Ne yani Cumhurbaşkanı Erdoğan yalnızca ekonomik konularla mı ilgili ki yalnızca Maliye Bakanı Şimşek’ten bu tür açıklamalar duyuyoruz?
Şimdi de itimat açıklaması
Şimşek göreve getirildiğinden beri defalarca Cumhurbaşkanının desteğine vurgu yapmıştı.
Bu kez Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Şimşek’e itimat açıklaması geldi.
Her ne kadar denk makamlar değilse de sanki karşılıklı bir jestleşme var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün Batman’da seçim mitinginde yaptığı konuşmada Batmanlı olan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e olan itimadını dile getirdi.
“Tüm dünya gibi ülkemizi de olumsuz etkileyen enflasyon meselesini de göz ardı etmiyoruz. Ekonomide gerçekten yetkin isimlerden oluşan güçlü bir kadro kurduk. Batman’ın bir evladı olan Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek’e bu konuda tam itimadım var…”
Gerçi Erdoğan Şimşek’e yönelik “İtimadım var” sözünü durup dururken söylemiyor. Seçim mitingi kürsüsü Batman’da kurulmuş, 31 Mart çok önemseniyor ve Batmanlı olan Mehmet Şimşek’i kürsüye çıkarmamak ve hatta onun Kürtçe konuşmasını teşvik etmemek olmaz.
Erdoğan, Şimşek için “İtimadım var” sözünü öyle görünüyor ki bulunulan ortam gerektirdiği için söyledi. Yoksa o da Şimşek’in kendisi için sık sık dile getirdiği destek sözünün karşılığı olarak mı itimat duyduğundan söz etti, onu bilemeyiz tabii ki.
Ama Şimşek’in Erdoğan için sık sık “Desteği var” sözünü dile getirmesi, Erdoğan’ın da Şimşek için “İtimadım var” demesi sanki kafalarda soru işareti oluşmasına yol açıyor gibi.
Hem zaten Cumhurbaşkanının desteği olmadan Maliye Bakanlığı koltuğunda oturmak ya da kamuda üst düzey bir bürokrat olarak görev yapmak mümkün mü?
Hisse senedine yılın en yüksek yabancı girişi
Yurt dışında yerleşikler ya da yaygın tanımlamayla yabancılar geçen hafta bu yılın en yüksek hisse senedi alımını gerçekleştirdi.
Merkez Bankası verilerine göre, yabancılar 15-22 Mart haftasında tam 428.8 milyon dolarlık hisse senedi aldı. Bu tutar, fiyat ve kur hareketinden arındırılmış ne alımı gösteriyor.
Yabancılar daha önce haftalık bazda en yüksek tutarlı alımı 562.4 milyon dolarla geçen aralık ayının ilk haftasında gerçekleştirmişti.
Bu arada geçen haftaki 429 milyon dolarlık alımla birlikte yabancıların bu yılki toplam alımları az da olsa pozitife döndü. Yabancı yatırımcılar yılbaşından 15 Mart’a kadar geçen sürede 409 milyon dolarlık net satış yapmıştı, geçen haftaki 429 milyon dolarlık alımla birlikte net giriş 20 milyon dolar oldu.
DİBS sattılar
Yabancılar 15-22 Mart haftasında hisse senedi alırken DİBS satmaya devam etti.
Söz konusu haftadaki net satış 104 milyon, yılbaşından bu yana gerçekleştirilen net satış ise 112 milyon dolar oldu.
KKM’deki azalma neredeyse durdu
Kur korumalı mevduat hesaplarının artık yatay seyrettiğini söylemek yanlış olmasa gerek. Haftalık bazdaki düşüş ortalama 10 milyar liranın altına indi.
BDDK verileri KKM’de 15-22 Mart haftasındaki azalmanın yalnızca 7.1 milyar lira olduğunu ortaya koydu. KKM, bu azalmayla 22 Mart’ta 2 trilyon 288.3 milyar liraya geriledi.
TL cinsinden açılmış kur koruma mevduat hesapları artık yenilenmiyor. Bu uygulama 2024’te başladı. Dolayısıyla TL cinsi hesaplar azaldıkça KKM’deki düşüş de yavaşlayacak.
Faiz en az yüzde 40
Bu arada Merkez Bankası’nın politika faizinin yüzde 50’ye yükseltilmesiyle birlikte döviz dönüşümlü KKM hesaplarının en düşük faizi de yüzde 40’a çıkmış oldu.
Merkez Bankası döviz dönüşümlü hesaplara uygulanacak en düşük faizin politika faizinin yüzde 80’inden az olamayacağını öngören bir düzenleme yapmıştı.
En düşük faiz daha önce politika faizi kadardı, daha sonra bu oran politika faizinin yüzde 85’ine, son olarak da yüzde 80’ine çekildi.
Şu durumda yüzde 50 olan politika faizine göre döviz dönüşümlü KKM’ye en az yüzde 40 faiz uygulanıyor. Bankalar tabii ki bu oranın üstünde faiz verme olanağına sahip.