OVP'de iki enflasyon hedefi var. Biri TÜİK'in aralık-aralık TÜFE artışı, biri GSYH deflatörü, yani tüm mal ve hizmetleri kapsayan yıllık ortalama fiyat artışı.

Bu iki oranın örtüşmesi kapsam ve hesaplama yöntemi farklı olduğu için beklenmez; ancak bu iki oranın birinin 17.5, diğerinin 33.9 olması da beklenmez! 

Ya 17.5 tutmayacak ya 33.9!

Sizce hangisi?

Orta vadeli programda bu yılki TÜFE artışının yüzde 41.5’e revize edildiğini, bu oranın çok hızlı bir şekilde aşağı çekilmesinin öngörüldüğünü ve 2025 yılı hedefinin yüzde 17.5 olduğunu artık hepimiz biliyoruz.

41.5’ten, 17.5’e... Çok iddialı bir hedef.

Çok iddialı; çünkü şimdiye kadar yıllık oranın yarıdan fazla aşağı çekilebildiği hiç görülmemiş. Oysa 2025’te, 2024’e göre yarıdan fazla azalma öngörülüyor.

Ama daha ilginci, çok zor olan bu gerçekleşmeyi sağlamanın mümkün olamayacağı bir anlamda OVP’de yazıyor! OVP’de fiyat artışıyla ilgili iki oran var ki, aralarında niye böylesine fark bulunduğu pek anlaşılamıyor.

Zaten OVP’de bazı oranlar ve değerler tam da “doluya koysan almıyor, boşa koysan dolmuyor” dedirtecek cinsten... İşte sözünü ettiğim enflasyon hedefleri de biraz böyle...

TÜFE hesaplamasındaki yöntemler

Önce yıllık TÜFE artışının iki yöntemle hesaplandığını hatırlamakta yarar var.

Birincisi; kamuoyunda da en çok kullanılan ve dikkate alınan yöntem... Buna göre herhangi bir aydaki endeks, bir önceki yılın aynı ayındaki endeksle kıyaslanarak bir oran bulunuyor. Konu yıllık oran olduğuna göre aralık aylarındaki endekslerin kıyaslanmasından söz ediyoruz. Bu yönteme göre 2025’in hedefi yüzde 17.5.

İkincisi; on iki ayın endeksinin aritmetik ortalamasının aynı şekilde hesaplanan önceki yılın ortalamasıyla kıyaslanmasına dayalı yöntem. Bu ikinci yöntem bize bir anlamda TÜFE deflatörü olarak niteleyebileceğimiz oranı veriyor. TÜİK de bu yöntemle oluşan yıllık değişim oranını her ay açıklıyor. OVP’de bu konuda bir oran yer almıyor; ancak bu oranı çeşitli varsayımlarla hesaplamak mümkün.

Deflatör başka telden çalıyor!

OVP’de TÜİK’in yıl soru oranı (yüzde 17.5) ile birlikte GSYH deflatörü yer alıyor. GSYH deflatöründe 2025’in hedefi yüzde 33.9.

Peki bu iki oran arasında nasıl bir bağ var ya da var mı, ona bakalım.

TÜFE’nin aylık oranlarından yola çıkılarak hesaplanabilen “TÜFE deflatörü” ile “GSYH deflatörü” birbirinden tümüyle kopuk veriler değil ama bunlar aynı kapsamda veriler de değil.

TÜFE’deki on iki ayın endeksinin ortalamasıyla bulunan yıllık ortalama artış, haliyle tüketici fiyatlarındaki değişimin göstergesi.

Oysa GSYH deflatörü, GSYH kapsamındaki tüm mal ve hizmetlerin fiyat değişimiyle oluşuyor.

Ama sonuçta iki deflatör arasında yine de bir bağ, bir ilişki var. Zaten 2021-2023 dönemine kadar bu iki deflatör birbirine çok yakın sonuç veriyordu. Bu bağ, 2021’de büyük ölçüde koptu. Nedenini izah edeceğim. Ama yine de 2025 için yıl sonu enflasyon hedefi ile GSYH deflatörü arasında çok büyük fark var.

Şöyle söylemek yanlış olmaz:

■ 2025’te aralık-aralık kıyaslamasına göre öngörüler yüzde 17.5 fiyat artışı tutarsa, ortalama fiyat artışını gösteren yüzde 33.9’luk deflatör yanlış.

■ Yok eğer yüzde 33.9’luk deflatör tutarsa, bu kez de yüzde 17.5’lik yıl sonu enflasyon hedefi yanlış.

Birinden biri tutmayacak

Gelin adım adım giderek iki oran arasındaki çelişkiyi ortaya koyalım:

■ Yüzde 17.5’lik 2025 enflasyonu için aylık ortalama artışın yüzde 1.35 olması gerekiyor.

■ Aylık yüzde 1.35 artışta kalındığı takdirde 2025’in yıllık ortalama artışı ya da TÜFE deflatörü yüzde 22.7 oluyor. Bu durumda TÜFE ve GSYH deflatörleri arasında (22.7 ve 33.9) çok büyük fark ortaya çıkıyor.

■ TÜFE deflatörü yıllık yüzde 17.5 hedefi sapmadan daha yüksek oluşabilir. Bunun için aylık oranların eşit değil, ilk aylarda çok yüksek oluşması gerekir. Hiç olmayacak şöyle bir varsayımda bulunup ilk çeyrekteki artış aylık yüzde 5, sonraki dokuz aydaki artış aylık yüzde 0.2 oldu diyelim. Bu durumda yüzde 17.5 yine tutar. Ancak böyle olursa yıllık ortalama artış yüzde 29.5 olur ve yüzde 33.9’luk deflatör hedefine yaklaşır.

■ TÜFE deflatörü ile OVP’de geçen GSYH deflatörü 2021 yılına gelinceye kadar çok küçük farkla örtüşürdü. Son üç yılda; 2021, 2022 ve 2023 yıllarında bu fark açıldı. Özellikle 2021 yılındaki fark çok büyüdü.

■ Her ne kadar yüzdenin yüzde olarak farkını almak pek doğru değilse de fikir vermesi açısından bu kez bunu yapmak gerekiyor; 2021’de GSYH deflatörü TÜFE deflatörünün yüzde 48 üstünde gerçekleşti.

■ 2021’de TÜFE deflatörü yüzde 19.6 olurken, yıl sonu enflasyonu tam yüzde 36.08’e tırmandı; iki oran arasında müthiş bir uyumsuzluk oluştu. Hani şu faiz indirimi ve ardından gelen kur tırmanışı ve fiyatların rekor artış gösterdiği aralık ayı var ya, işte o yüzden. Bu da iki deflatör arasındaki farkın büyümesiyle sonuçlandı.

■ 2025’te ise öngörülen oranlara göre GSYH deflatörü TÜFE deflatörünün yüzde 49 üstüne çıkacak. Niye böyle olacak ki? İki oran arasındaki fark, istisna bir yıl olan 2021’i bile geride bırakacak ölçüde niye böyle açılacak?

■ Aslında iki oran arasındaki makas göründüğü kadar açılmayacak. Çünkü yüzde 17.5 gibi bir gerçekleşme olmayacak. Bu oran yüzde 20’nin çok üstüne çıkacak ve yıl sonu oranı ile deflatör birbirine şu an için öngörülenden çok daha yakın gerçekleşecek.

Deflatör niye düşük yazılmadı?

Doğaldır ki akla “Deflatör OVP’ye niye daha düşük yazılmadı ki” sorusu gelecektir.

Bir dizi sayının dengesini tutturmak gerekiyor da ondan.

Örneğin 2025’in GSYH artışı cari fiyatlarla yüzde 39 öngörülmüş.

Deflatör daha makul alınsa, örneğin yüzde 25 denilse, büyüme hızı hedefi yüzde 11 olur. Böyle bir oran olur mu, olmaz! Burada deflatör sonuç mudur, arındırma işleminin aracı mıdır; o da karışık da, neyse...

Peki cari fiyatlara göre GSYH artışı yüzde 39 değil de yüzde 35, büyüme OVP’deki gibi yüzde 4 alınsa ve deflatör yüzde 29 olsa, o da olmaz; çünkü o durumda da cari GSYH az artacağı için kişi başına gelir düşük kalır.

2025 için kişi başına geliri 17 bin doların altında tutmak olur mu, olmaz!

Görüyorsunuz değil mi, orta vadeli program hazırlamak ne kadar zor bir iş!

Daha ne “ince işçilik” var OVP’de...

Örneğin nüfus artış hızı düşük olacak ki kişi başına gelir yüksek çıksın.

Örneğin kur artışı düşük olacak ki yine kişi başına gelir rekor kırsın.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: ekonomim.com